
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’da uzun süredir gitmek istediğim yerler arasındaydı.
Ne yalan söyleyeyim ben daha farklı hayal etmiştim. Benim için biraz hayal kırıklığı oldu.
“Olmamış bu sarnıç, baştan yaptır Justinianus!”
İçeride tüm dünyanın nemi toplanmış parti yapıyorlar sanırsınız.
Dedim bir cam açın arkadaş, havasız kalmış burası.
Hiç fotoğraf çekeceğim diye kendinizi kasmayın. Zira gezerken etrafınızdan “Yok arkadaş, bu da karanlık çıktı”, “Dur bir de flaşsız çekeyim” lafları duyacaksınız.
Dan Brown‘un son romanı “Cehennem”i okuyanlar bilirler. Bu sarnıcın romanın içinde çok önemli bir yeri var ve filmi çekilirse sarnıçta çok aksiyonlu sahneler olacağını şimdiden söyleyebiliriz. Roman sonrası sarnıca yapılan ziyaret oranı da bir hayli artmış.
Dışarıda kuyruk var gibi gözükse de aldanmayın ve bekleyin. Gözüken, bilet kuyruğundan başka bir şey değil.
Yok benim evim uzak, şehir dışındayım gidemiyorum derseniz şu siteye girip 3D sanal tur da yapabilirsiniz.
Biraz da tarihinden bahsedelim…
“Tarihî Yarımada’nın ortasında bulunan Yerebatan Sarnıcı, M.S 542 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından Büyük Saray‘ın su ihtiyacını karşılamak üzere yaptırılmıştır. Suyun içinden yükselen mermer sütunların arasındaki ihtişamından dolayı halk tarafından Yerebatan Sarayı olarak da anılmaktadır. Yabancı kaynaklarda geçen Basilika (Basilica) isminin ise sarnıcın yakınında bulunan Ilius Basilikası‘ndan geldiği rivayet edilir.
Yerebatan Sarnıcı 9.800 m²‘lik bir alanı kapsayan dev bir yapıdır. Burada her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Belirli aralıklarla dikilen bu sütunlar, her sırada 28 tane olmak üzere 12 sıra meydana getirirler. Suyun içerisinde yükselen bu sütunlar uçsuz bucaksız bir ormanı hatırlamakta ve ziyaretçiyi sarnıca girer girmez etkilemektedir.” (Kaynak: http://www.yerebatan.com/tarihce.php)
Sarnıç, III. Ahmed döneminde Mimar Kayserili Mehmet Ağa tarafından ve II. Abdülhamid zamanında restore edilmiş. 1987 ve 1994 yılında da temizlik ve bakımı yapılmış.
Kuzeybatı köşesinde, iki sütunun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa başı sarnıcın en çok ilgi çeken kısımlarından. Medusa, bilmeyenler için Yunan mitolojisinde gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan yılan saçlı, keskin dişli, dişi canavar.
Nedendir bilinmez, çocukluğumdan bu yana Medusa her zaman benim için ilgi çekici olmuştur. Saçları yılan olan ve bakıldığında taşa çeviren bir kadın imajı tüm çocuklara ilginç geleceği kesin.
Yerebatan Sarnıcı hakkında hazırlanmış, yararlı bilgiler içeren aşağıdaki videoyu da izlemenizi tavsiye ederim.
Yerebatan Sarnıcı Ziyaret Bilgileri
* Sarnıç, her gün 09.00 – 18.30 saatleri arasında ziyarete açık.
* Bilet fiyatları ise T.C. Vatandaşları: 5 TL, Yabancı Turistler ise 10 TL.
*Müzekart geçerli değil.
Yerebatan Sarnıcı’na Nasıl Gidilir?
Kabataş’tan Kabataş-Bağcılar tramvay hattına binip Sultanahmet durağında inerseniz sarnıca rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya‘nın batısında kalıyor, tabelalar da size yardımcı olacaktır.
| İstanbul’da Ölmeden Önce Yapılacaklar listesine bir göz atın. 😉 |
Bir Ankaralı olarak sarnıcı görünce cidden çok heyecanlandım böyle bir yapı beklemiyordum.olmuş bence çok güzel olmuş.belki daha önce sarnıç görmediğim içindir :))))) broşürümü de hala saklarım :)) medusa konusu katılıyorum 🙂 güzel bir yazı teşekkür ederiz
:)))Ya kızmazsan bir şey söyleyeceğim. Ne bekliyordun ki?:))) Bildiğin sarnıç. Su deposu yani:)) Tarihi alt yapısı güzel ve sadece Medusa başı bile görülmeye değer.
Ben T.C. Vatandaslari 5 TL Turistler 10 TL'ye takildim simdi arkadas. Cok ayip ya 🙂 Allahtan cifte vatandasim da aklimda bulunsun, sarnica giderken yanima türk hüviyetimi alayim kiki 🙂
@tuğba Ben de ilk kez gördüm ama daha farklı hayal etmiştim. 🙂 Karanlıktı yav ahahaha. 😀 Ben teşekkür ederim yorum için. 😉
@sezer eser perker Su deposunu okuyunca kahkaha attım desem. 😀 Ne bileyim bende sorun var herhalde. Ben işin gırgırındayım tabii güzel yer ama ışıklandırma vs. daha iyi olabilirdi. :))
@Ahu Kader Biz kimlik göstermedik Türkçe konuşunca anlıyorlar zaten. Türk vatandaşlarına ücretsiz olsa keşke. :))
tarihi atmosferini sevdim su deposu oluşunu diil :))) bak ne güzel klipte de kullanmış cancım http://www.youtube.com/watch?v=7PneOwzMz4M :))
@tuğba Giremedim ben o atmosfere. Biraz daha aydınlık olsaydı keşke. 😀
:))) bence de ve çok nemli :))
Sezer`in yorumuna katılıyorum, hatta ben de kahkaha attım:)
Ben su deposu diye uzun yıllar önce gittim, üniversite yıllarımdı sanırım, çok beğenmiştim.
Girişlerde uygulanan vatandaş-turist muamelesini de her defasında kınıyorum. Böyle ilkel bir uygulama dünyada yok!
Öğrenci-tam-emekli gibi uygulamalar mevcut. (var olan bir ülke varsa da ben bilmiyorum)
@Semi M.Eller Herkes beğenmiş bir ben beğenemedim. :))
İngiltere'de yanlış hatırlamıyorsam bir müzede kendi vatandaşlarına ücretsizdi, sinir olmuştum. Ben kınamıyorum valla, versinler fazla fazla. 😀
Ben denk gelmedim hiç. Gelsem orada da kınarım. Her türlü ayrımcılığa karşıyım.
Kanadali olan erkek arkadasimla gittigimde "Simdi sakin konusma, konusurken turist oldugun anlasilir fazla oderiz, OK?" demistim, o da cok ovundugu muhtesem Turkce'siyle "Tamam tamam" dedi herkesin duyabilecegi bir sekilde. Aksan fiskiriyor tabii. "Ssssttt!" dedikce "Tamam ya tamam. Anladim tamam" diyor Turkce… Ooof simdi onu hatirladim ya cok komikti. (Hakkaten neden turistlere fazla tarife? Turkleri tesvik etmek icin baska yontemler bulunmali. Muzekart'in reklamini daha etkili yapsinlar, fiyat farkini kaldirsinlar bence)
@ayca Benim başıma gelse kavga çıkardı kesin. Ama komik bir anıymış gerçekten. 😀 Müzekart geçmiyor Yerebatan'da. Turistlere fazla olmasına bir şey demiyorum ben. 🙂