Viyana’da Gezilecek Yerler
Belvedere Sarayı
Hofburg İmparatorluk Sarayı
Veba Anıtı
I. Leopold tarafından yaptırılmış Viyana Veba Sütunu ya da Veba Anıtı Graben Caddesi üzerinde yer alıyor. Bildiğiniz gibi veba, Avrupa’da nüfusun ciddi oranda azalmasına neden olan büyük bir felaketti. İşte bu anıt da bu felaketi teatral bir şekilde anlatan ve ölüleri anan bir yapı. Rehberimizin söylediğine göre anıtın bulunduğu noktanın ve çevresindeki yerin altında vebadan ölenler gömülüymüş. Bu ilginç bilgi gezerken aklınızın bir köşesinde bulunsun. Barok tarzda yapılan anıttan diğer sanatçılar da etkilenip tüm Avrupa’da bu tarz heykeller yapmaya başlamışlar.
Aziz Stephan Katedrali
1365 yılında yapılan Aziz Stephan Katedrali (Stephansdom), Stephansplatz’ta yani Viyana’nın Taksim Meydanı diyebileceğimiz bir meydanda yer alıyor ve Viyana’daki en önemli dini merkezlerden biri konumunda. Kardinalin evi olan katedrale giriş ücretsiz.
Karl Kilisesi
Doğa Tarihi Müzesi
Yeryüzü, hatta ötesi ile ilgili ne varsa Doğa Tarihi Müzesi‘nde (Naturhistorisches Museum) sergileniyormuş. Maria Theresa Meydanı’nda yer alan müzeye giderseniz eğer önündeki fille fotoğraf çekilmeyi ihmal etmeyin sakın. Müzeye giriş 19 yaş altı için ücretsiz, yetişkinler içinse 10 Euro.
Viyana Sanat Tarihi Müzesi
Viyana Sanat Tarihi Müzesi (Kunsthistorisches Museum) de Maria Theresa Meydanı’nda yer alıyor. Doğa Tarihi Müzesi’nin tam karşısında yer alan müzede Habsburg hanedanlığının topladığı sanat eserleri başta olmak üzere birçok sanat eseri sergileniyor. 19 yaş altı ücretsiz, yetişkinler için giriş ücreti 14 Euro.
Albertina Müzesi
Albertina Müzesi, sahip olduğu çizim, taş baskı, ağaç baskı ve gravür koleksiyonu ile Avusturya’nın en önemli sanat müzelerinden biri. Dışında yer alan afişlerle benim gözümü boyamayı başarmış olsa da zamansızlıktan içine giremedik. Giriş ücreti 11.90 Euro.
Kelebek Evi
Yüzlerce kelebeği aynı ortamda etrafınızda özgürce uçarken görmek Kelebek Evi‘nde (Schemtterlingshaus) mümkünmüş, burayı da görmek başka bahara kaldı. Bir sera şeklinde dizayn edilen mekanın giriş ücreti 6 Euro.
Viyana Opera Binası
Klasik müzik ve opera denildiğinde ilk akla Viyana geliyor tabii. İşte Viyana Opera Binası (Wiener Staatsoper) da müziğin, operanın, sanatın mabedi konumunda bir yer. Opera Binası’nda sahnelenen gösterilerin bilet fiyatları 13 Euro’dan başlayıp 199 Euro’ya kadar gidiyor. Yeri gelmişken söyleyeyim, Viyana’da adım başı Mozart gibi giyinmiş adamlar görürseniz şaşırmayın. Onların tek amacı size opera, klasik müzik vs. bileti satabilmek. İlk başlarda ilginç geliyor ama insan bir müddet sonra “Yetti bea!” diyor ve onlar ağızlarını açmadan sizin “No!”yu yapıştıracağınızı garanti ederim.
Parlamento Binası
Bizimkiler Maria Theresa Meydanı’nda kendilerini çimlere atmışken kardeşimle biz Parlamento Binası‘nı görelim dedik. Aşağıdaki fotoğrafa bakınca buranın meclis olduğuna insanın inanası gelmiyor ama gerçekten de orası. TBMM’nin önünde bu şekilde bırakın yatmayı içine bin türlü zorlukla girebiliyor insanlar. Unutmadan söyleyeyim binanın içine günün belirli saatlerinde girip rehber eşliğinde gezebiliyorsunuz.
Hundertwasser Evleri
Viyana’ya elveda demeden önce uğradığımız son durak Hundertwasser Evi (Hundertwasserhaus) oldu. Ev diyoruz ama aslında burası 52 daire ve 4 dükkandan oluşan bir apartman. Oldukça ilginç bulduğum yapı bana rehberin de söylediği gibi Gaudi ve Barselona‘yı hatırlattı. Barselona’ya giderseniz eğer göreceksiniz ki Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser Gaudi’den fena etkilenmiş.
Viyana’daki Heykeller
Viyana’ya gelmeden önce bu kadar ünlü şahsiyetin heykeliyle karşılaşacağımı düşünmemiştim doğrusu. “Aa onun da mı heykeli var, aa şu da varmış” diye diye bizimkileri biraz delirttim. 65.000 m’lik alana sahip Stadtpark‘a (Şehir Parkı) mutlaka uğrayın derim. Zira Johann Strauss‘un altın kaplamalı heykeli de bu parkın içinde yer alıyor.
Viyana’da Ne Yenir?
Türk Dükkânları
Zamanında Viyana’yı fethedememişiz ama kaleyi içten fethetmek gerek misali Viyana’daki Türk nüfusu azımsanmayacak cinsten. Bir Hollanda ya da Almanya’daki kadar değil ama yine de sokakta yürürken sıklıkla Türkçe cümleler duyacak ve adım başı Türklere ait dükkânlarla karşılaşacaksınız.
Şinitzel
İlk gün akşam yemeği için Aziz Stephan Katedrali’nin tam karşı sokağında yer alan Wienerwald‘da karar kıldık. İki adım dibindeki Türk restoranın dışında oturacak yer kalmaması da bu kararda etkili oldu tabii. Siz siz olun Viyana’ya giderseniz buraya sakın gitmeyin derim. Çalışanlar oldukça kaba ve İngilizce bilmiyorlar (ya da biliyorlar da işlerine gelmiyor). Ben İngilizce konuştukça garson inadına Almanca konuştu. Zaten bir 15 dakika menülerle cebelleştik. Fotoğrafta gördüğünüz şinitzel tabağı 10.90 Euro. İki kişi rahat doyar. Aksi takdirde bizim gibi dört tane sipariş edip yarısını tabakta bırakmak zorunda kalırsınız. İngilizce bilmeyen adama kalan yiyecekleri paket yaptırtmayı başardım orası ayrı konu.
Çikolata
Yurt dışına gidenlerden ya da orada yaşayan akrabalardan çikolata istenen ülkelerden biri de Avusturya’dır. Başkent Viyana’ya gidip de çikolata yemeden ve almadan olmaz tabii. Aşağıda gördüğünüz fotoğraftaki dükkandaki çikolatalarda gözüm kaldı ama ne yazık ki dükkan kapalıydı. Erkenden kapatıyorlar her yeri, sinir oluyorum.
Demel
Kohlmarkt’ta yer alan Demel, şaşaalı geçmişi ve ağzınızın suyunu akıtacak lezzetleriyle ünü Viyana’nın sınırlarını aşmış durumda olan bir yer. Fiyatlara o anda bakamamıştım ama dönünce internetten baktım. Bir kutu 220 gr çikolata 32 Euro’ymuş. Viyana’ya bir dahaki gelişimde sıcak çikolatalarından tatmayı umuyorum.
Café Sacher
Viyana Devlet Opera binası karşısındaki Hotel Sacher’in giriş katında yer alan Café Sacher, Viyana’nın en ünlü mekanlarından biri. “Sacher Torte” tatlısı ile ünlenen kafede ben oturmak istemesem de annem bir şeyler yemekten kendini alamadı.
Café De l’Europe
Graben Caddesi üzerinde ve oldukça merkezi bir konumda yer alan Café de l’Europe‘tan dondurma almayı ihmal etmeyin derim. Bir top dondurma 1.20 Euro.
Viyana’da Ulaşım
Bisiklet
Viyana’da ulaşım ilk bakışta karışık gibi gözükse de aslında hiç de öyle değil. Ben en temiz ulaşım yolundan anlatarak başlayayım. Bisiklete binin! İstanbul’da da uygulanmaya çalışılan bisiklet kiralama sistemi Viyana’da tıkır tıkır işliyor gibi gözüküyor. Hollanda kadar olmasa da Viyana’da da geniş geniş bisiklet yolları var. Oldukça düşük bir ücrete bisiklet kiralayıp şehri öyle gezin derim.
Metro
Viyana’da metro ağı da oldukça gelişmiş. Yalnız 2.20 Euro’luk bilet fiyatı bana biraz çok geldi desem yeridir. 24 saat 7.60 Euro, 48 saat 13.30 Euro ve 72 saat geçerli olan biletler 16.50 Euro. Ek bilgi olarak Aziz Stephan Katedrali’nin tam önünde yer alan meydan durağının adı ise Stephenplatz.
Viyana Sokak Sanatı
Viyana’da gezerken sokak aralarında fazla grafiti örneklerine rastlamadım. Ancak Tuna Nehri kıyısına geldiğinizde nehir boyunca sağlı sollu birçok grafiti-sokak sanatı örneğiyle karşılaşıyorsunuz.
Hundertwasser Evleri gerçekten çok hoşmuş ama 🙂
Yine gidip görmüş gibi olduk 🙂
Ama biz de gideriz umarım bigün tabi :))
Baktim ki beklenen yazi yayina girmis, ucarak geldim 🙂
Viyana'yi cok merak ediyorum ben , nedense yakin zamandaki planlarimizin arasinda yok hala ama bir gun gormek istiyorum, bakalim …
Muze girislerine toplasan bir ucak bileti parasi vermissiniz anlasilan, cidden biraz pahaliymis.
Yemek konusunda senin tam tersiniz biz , sanirim cift olarak turizmci oldugumuzdan gezilerimiz yemek ve icki agirlikli oluyor. Gidecegimiz yerlerden once yemek yiyecegimiz mekanlar listeleniyor 🙂
Yazinin devami var degil mi ? Merakla bekliyorum:)
Çok keyifli bir yazı olmuş. Ellerine sağlık =)
kelebek evi,dondurma Hundertwasser Evleri
beni benden aldı,ve diğer tüm anlattıklarında
çok teşekkür ediyorum,umarım bana da kısmet olur:))
@Seyma Tanis Çok farklıydı, orasıyla ilgili ayrı bir yayın hazırlayacağım mutlaka. 🙂 İnşallah kısmet olur da gidersiniz. 😉
@Keşke Gerçek Olsa Hoş geldin! Bir an hiç başlamasam mı diye bile düşündüm. 😀 Fotoğraf seç vs. zor iş yahu.
Müzeler hem pahalı olduğu hem de zaman olmadığı için girmedik zaten hiçbirine. Zaten toplasan bir buçuk günden bile az kalmışızdır Viyana'da.
Ben sevmiyorum valla öyle yayıla yayıla oturup yiyeyim içeyim, hafakanlar basıyor. 😀 Bir de zaten dört kişi gittiğimizden o olaylara hiç bulaşamadık.
Yazının devamı yok. 😀 Müze vs. gezmediğimiz için detaylı anlatamadım. Gezdiğimiz yerlerden de birer fotoğraf seçip koydum fazla fotoğrafa boğmamak için. Bir tek Hundertwasser Evi hakkında ayrı bir yayın hazırlayacağım. :)))
@rebelsea Çok teşekkürler! :)))
@Havva Peynirci Kelebek Evi'nin içi nasıldır kim bilir… Bir dahaki sefere kaldı hep müzeler, konserler… Hundertwasser Evleri ile ilgili ayrı bir yazı yazacağım. 🙂 Umarım kısmet olur da gidersiniz, bu yayın Viyana hakkında ön bilgilendirme, tanışma yayını olsun sizin için. 🙂
Yazının sonuna kadar sakince okudum, fotoğraflara baktım, özendim ama çok çaktırmadım.
Fakat yazının sonunda o rengarenk graffitileri gördüm ya içim gitti içim.
Nasıl bir sanattır bu. Benim böyle yeteneğim olsa halka açık bir yerde heba etmek üzere o kadar emeğimi harcar mıydım bilemiyorum. Gerçi orada korunuyorlar mı korunmuyorlar mı onu da bilmiyorum.
Buradakilerin kafasıyla düşününce illa ki zarar görebileceği geldi aklıma.
Off! Viyana! İlk yurt dışı gezim Viyana'ya olmuştu. Eşimin kuzeni bizi 10 gün misafir etmişti sağ olsun. Çok fazla saray ve müze ziyareti yapmıştık. Ne güzel günlerdi:) Tüm masrafı müzeler için yapmıştık. Dediğin gibi çok pahalılar. Hediyelik de pahalı gerçekten. Ama şahane bir geziydi. Aklıma geldi bak şimdi. Zaten eşime baskı yapıyorum bugünlerde, schengen vizesinin süresi bitmeden birkaç günlüğüne gidelim diye. Nasıl olsa çağıran da var:) Aralık ayında mesela. Yılbaşı için süslenmiş halini merak ediyorum.
Tekrar gittiğinde gezmen için iki güzel yer daha öneriyorum: 1-Leopold Museum. Koleksiyonunda şahane Klimt ve Schiele eserleri var. 2-Prater. İçindeki lunapark ve 1896 yılında yapılmış olan dönme dolap şahane.
Daha bir çok şey vardır tabii ama bu ikisi ilk aklıma gelen ve beğendiğim, sevdiğim yerlerden.
Çok güzel yapılar var, gidip canlı canlı göresim geldi hepsini.
İnsanoğlu sadece gezmek için yaratılsa ne güzel olurdu 🙂
Aaaahh anılarım canlandı 🙂 Güzel ve rahat bir şehirdi.
Çok kıskandım seni desem ? :)))
@Ponti Darısı başınıza diyeyim o zaman. 🙂
Gerçekten büyük emek var ama korunmuyor bence. Sokak sanatının benim de tam çözemediğim başka bir kafası var. Zaten nasıl korunsun… En azından üstleri belediye tarafından boyanmıyor, o da bir şey. 🙂
@sezer eser perker Zaten bir dahaki gidişimde sırf müze, saray gezeceğim ben de, içimde kaldı hepsi. 😀 Pahalıdan ziyade zamanımız da yoktu bizim. Schengen'i de hem tek girişlik hem de kısa süreli vermiş akıllılar bize. Yedik Avrupa'yı sanki. 😀 Aralık ayında da süper olur, kesin gibin bence. :))
İkisini de not ettim, hatta Google abiden de baktım. Prater süper bir yere benziyor. Tam benlik, iyi ki söyledin valla o kadar site gezdim bir tanesinde bile oradan bahsetmiyordu. :)) Zaten liste yapacağım mutlaka. Yine aklına gelen yerler olursa bekliyorum. 🙂
@SadeAnne Sürekli gezebilseydik keşke… İşleri gezmek olan insanları fena kıskanıyorum. 😀
@SİHİRLİ OKLAVA Bayıldığım şehirler arasında ilk beşe rahat girer. :))
@Zaman sözleri Darısı başına o zaman. 😀
Tatilde olduğumdan ancak dönüp okuyabildim yazını. Merak ediyordum gezdiğin yerleri.
Bu kadar az bir sürede müze gezilemezmiş zaten. Müzeler pahalı falan demişsin ancak bize göre bakarsan her yer pahalı. Birçok ülkede 10 Euro altında pek müze yok zaten. Çoğu şehirde paketler var, bilmem kaç müze birlikte gezilirse çok daha uygun bir fiyata geliyor. Aile paketleri var mesela onlar da indirimli.
Metro fiyatları da Almanya`dan çok farklı değil onu belirteyim. Orada da kontrol yok, ben kaç küsür yıldır gidip geliyorum daha iki kez kontrole denk geldim:) Çalışanlar zaten genelde aylık kart alıyor, hem daha ekonomik, hem de bilet aldın almadın derdi yok. Kaç çeşit biletleri var adamların. Ben Hamburg`da çocuklarla birlikte grup kartı alıyorum, tüm gün neye, kaç kere binersen bin. Otobüs, metro, feribot hiç farketmiyor.
Yemek işi bizde önemli. Lüks restoranlara ya da aşırı turistik yerlere hiç gitmeyiz orası ayrı. Ama orada ne yenir, yerel halkın gittiği yerler nereler vs. önceden bakarım genelde. Şehir merkezinden çıkıp geziyorsak zaten yollarda mutlaka küçük kasabalara denk geliyoruz ve harika şeyler bulup yiyoruz:)
Yediğin çikolatalar Mozart olanlar ise onlar çok turistik, gurme tatlar için hiç değil:))
Viyanda`da kaldığım günler bana da yetmemişti. Gidemediğim yerler çok. O yüzden aklımda, bir gün mutlaka gideceğim tekrar:)
Bir sorun yüzünden blog adresim degisti haber vermek istedim http://karaboncuque.blogspot.com
@Semi M.Eller Ben de aynı durumdayım, okuyamadım kimsenin yazısını. 🙁
Biliyorum bize göre her yer pahalı ama Viyana sanki bir tık daha pahalı gibi geldi bana. 🙂
Almanya dedin kalbimdeki buruk acıyı deştin. 😀 Erasmus yaparken gidememiştim, içimde yaradır. Bir gidebilsem ben de bineceğim toplu taşımasına, vurucam kırbacı. 😀 Rahat ülke olunca millet güveniyor birbirine tabii.
Bizde yemek problem. Herkese uygun bir şey bulmak imkansız. Her yediğimiz yerde de mutlaka kavga ederiz. ashfklajfklsa. 😀 O yüzden yemek 8. planda. Sizin gibi olmamız biraz zor yani. 🙂
Mozart çikolataları zaten her yerde var, TR'de bile. Tadı da bir şeye benzemiyordu. 😀 Bir dahakine düzgününden yiyeceğim mutlaka. 🙂
Senin de gidemediğin çoksa benim tonlarca o zaman. Viyana bir daha çağırır bizi umarım (o ne demekse artık). :))