Sahilde Kafka, Haruki Murakami, 656 sf., Doğan Kitap, 33 TL |
|Hayal kırıklığı ve hayranlık arası bir yerdeyim.|
Haruki Murakami uzun zamandır okumak istediğim bir yazar. İlk kez Erasmus yaparken Japon arkadaşlarım Haruki Murakami’den bahsetmişlerdi. Daha sonra birçok blogta kendisini öven yazılar gördüm. Yolun Neresindeyim ve diğerleri… En son da On the Road‘da görünce diğer okuduğum kitapları yarım bırakıp hemen gidip aldım ve bir solukta okudum. (Ne solukmuş arkadaş! Bir solukta okuma konusuna daha sonra değineceğim..)
Kitap tam benim istediğim türde. İçinde ne ararsan var. Bilimkurgu öğeleri, süpersoniklikler, aşırılıklar ve daha ne olaylar ne olaylar… Felsefeden oldum olası hazzetmedim. Felsefe sevilmez mi Güven, bak Nietzsche ne güzel de.. Kes! Sevmiyorum nan zorla mı! Benim sevmediğimi Murakami de duymuş olacak ki, kitabı felsefi öğelerle doldurmuş da doldurmuş. Neyse. Kitapta sanatı da es geçmemiş ve özellikle klasik müzik konusunda okuyucuyu sıkmadan bilgilendirme yoluna gitmiş.
Kitap oldukça sürükleyici. Her bölümün sonu sizde merak uyandırarak bitiyor ve bu özellik sayesinde tek bölüm okuyup bırakmak yerine merakınızdan en az birkaç bölüm okumak zorunda kalıyorsunuz.
Kitabı okurken “Yok artık!” dediğiniz bölümler olacak. Ben hala “Yok artık” diyorum ve hala bana ters gelen durumlar var. Onları burada söylemeyeyim, siz okuduktan sonra kendiniz şok olun. Kitaptaki ana kahramanlarımızdan biri 15 yaşında bir genç ama maşallah senden benden daha akıllı.15 yaşındaki bir insan o kadar şeyi nasıl düşünüyor, her konuda fikir sahibi oluyor anlayamadım doğrusu. Kitabı yazan koskoca adam sanırım karakterin 15 yaşında olduğunu unutmuş olmalı. Kitap kafalarda soru işaretleri bırakarak 600 sayfa kadar gidiyor. Son 50-60 sayfada artık bağlansın bu konu diyorsanız yanılıyorsunuz çünkü Murakami abimiz sonunu resmen yalapşap yazmış, yani yazmış olmak için yazmış. Kitap bittikten sonra duvara toslayıp “Zönk!” olma durumu büyük ihtimal.
Murakami bir röportajında kitabı anlamının yolunun onu birçok kez okumaktan geçtiğini söylemiş. Ben de buradan Murakami’ye diyorum ki, arkadaş benim senin 656 sayfalık tuğla kitabını 2. ya da 3. kez okuyacak vaktim yok. Zira sırada okunmayı bekleyen birçok kitap var. Dünyada bir tek senin kitabın varmış gibi davranmak istiyorsan o da senin bileceğin iş.
Sahilde Kafka, okurken hayran olacağınız bitirdiğinizde ise hayal kırıklığına uğrayacağınız bir roman.
Nedense beni sarmayan kitapları bende saramıyorum sıkı sıkı, eminim bu kitap da bana göre değildi 🙂
Okumadan karar vermeyin belki seversiniz. :))
Bilimkurgu öğeleri, süpersoniklikler falan filan pek sevmem nedense 🙂
hayal kırıklığına uğrayacağım konusunda tarafınızdan bilgilendirildiğime göre artık hayal kırıklığına uğramayacağım 🙂 böyle kitapları seviyorum ben, hele bitirdikten sonra ":S" aşaması oluyor, birkaç dakika boş boş etrafıma bakıp düşünüyorum. o anlardan inanılmaz zevk alıyorum. kitap eleştirinizi başarılı buldum, blogunuzu da aynı şekilde. sevgiler…
Belki siz okuduktan sonra seversiniz ama benim görüşüm bu yönde ne yazık ki. 🙂 Teşekkür ederim beğeniniz için. ;))
ya iyi hoş da, ben artık yaşlandım galiba 600 sayfalık kitapları okumak istemiyorum. hele 2. kez. allahımmm :)) incesinden başlayayım ben murakami'ye en iyisi.
İnceden kalına doğru bir geçiş yapabilirsiniz.. :D:D:D
Bu yazarı görmekten bıkmadım ama hala da okumadım.Ramazandan sonra inşallah:)
Her kitabın bir zamanı var. Ramazandan sonra, ondan sonra bir zaman mutlaka gelir.. 😀
herkes Murakami okuyor bu aralar, sırf bu yüzden soğudum sanırım 🙂 senin bu yorumunu da okuyunca benim de o kadar boş vaktim yok zaten 🙂
Soğumak olmamalı, en azından bir kitabını okuyun mutlaka. :))
Murakami kitaplarını merak ediyorum. Henüz hiç okumadım. Bakalım bende nasıl etki bırakıcak…
Umarım iyi bir etki bırakır. :)))
Murakami amca bu aralar çok popüler ve popülariteden hiç hoşlanmıyorum. Ramazandan sonra bu tuğla halindeki kitapları elimize alabilme cesaretini bulabilirsek yeniden yorumlarda görüşelim Güven. 😛 😀
Popülerlik iyidir. 😀 kısın daha rahat okunacak buna eminim. :)))
Murakami benim de merak ettiğim yazarlar arasında, bu yorumdan sonra tanışma kitabı olarak başka bir kitabını seçmeliyim herhalde.
Kısalardan başlayın derim ben. :DD
Nedense, elime alsam, sonu gelmeyecekmiş gibi hissettim. 🙂
Bakalım, okumam demem, okurumda demem. Elime geçerse diyim. 🙂 🙂
Okuyun demen, okumayın demem tamamen size kalmış. Ama okuyun siz en iyisi. 😀
😀 Kısmet.
Sizi yeni buldum ve blogunuzda kendi adima rastlayinca cok hosuma gitti 🙂
Bir de kitabi yorumlamaniza bayildim 🙂 Kesinlikle okurken cok guzel bitince sinirlendiren kitaplar Murakami kitaplari.
Ama bence bunun nedeni diliyle size o kadar guzel sonlar yazdiriyor ki hickimsenin yazdigi son sizi tatmin etmiyor 🙂
Sevgilerimle
Çok teşekkür ederim. Sizden bunu duymak oldukça mutlu edici. 🙂
Son dediğiniz doğru olabilir, tatminsizlik gerçekten de doğru sözcük. :))
Ben de Murakami'ye yeni başladım, kitapta her şey iyi güzel gidiyor da açıkcası sonunda hayal kırıklığı yaşamak istemem. Beklentilerimi karşılasın değil mi ama? 😀
Umarım karşılar. :DDD
Son 130 🙂 ve artık bir sonuca bağlanmasını istiyorum olayların, kilit noktaya da geldim sayılır. 😀
"Murakami'yle hangi kitabı aracılığıyla tanışacağına karar veremeyenler"denim ben de… Daha bugün başka bir blog'ta başka bir yazı okuduktan sonra Sahilde Kafka'da karar kılmıştım ki siz kalın ve sonu kötü demişsiniz… Böyle böyle başlayamayacağım sanırım ben bu adamı okumaya.
En iyisi incelerin birinden başlayın derim ben. :))
kitap etiketlerine bakayım dedim, bu yazını gözden kaçırmışım. Okurken adımla karşılaşınca benim de hoşuma gitti 🙂
Böyle insanı deli ediyor sonu bu kitabın işte. Dediğim gibi, imkan olsa Murakami'ye bi telefon açıp "eee?" diye sorasım geliyor. Yorumun tam cuk oturmuş yani!
Sıkı takipçinizim. Adınız bir kere geçmiş çok mu? :DD
Adam inadına yapıyor kesin. İçsel sorunları olmalı. :DD