Ana sayfa Film Pandora’nın Kutusu

Pandora’nın Kutusu

797
2
Pandora’nın Kutusu, kendine ve çevresine yabancılaşan modern bireyin yaşadığı ve hissettiği iyi kötü tüm duyguların, anneleri Alzheimer hastası olan bir aile üzerinden açılıp ortaya döküldüğü, müzikleriyle daha da derinleşen bir dram filmi.

pandoranin kutusu

Pandora’nın Kutusu, uzun zamandır seyretmek istediğim bir filmdi. Beklediğimden daha iyi bir filmle karşılaştım diyebilirim. Yönetmenliğini Yeşim Ustaoğlu‘nun yaptığı 2008 yapımı filmde alttan alta Nuri Bilge Ceylan havası da hissedilmekte. Jan-Pierre Mas‘ın müzikleriyle su gibi akıp giden ve sıkılmadan izlenecek bir film olmuş. Senaryoda ise Yeşim Ustaoğlu ve Sema Kaygusuz‘un ortak imzası var.

Birbirinden farklı hayatları olan ve her biri hayatın içinde bir köşeye savrulmuş üç kardeş, anneleri Nusret’in kaybolduğu haberini alınca bir araya gelerek çocukluklarını geçirdikleri köye dönerler. Annelerini köylü ve jandarmanın yardımıyla bulduktan sonra İstanbul’a getiren üç kardeşin hayatı annelerinin Alzheimer olduğunu öğrenince değişecektir. Nusret hanımın hissetiklerini en iyi anlayacak kişi ise torunu Murat olacaktır.
pandoranin kutusu
Pandora’nın Kutusu, Yunan mitolojisinde insanlığın tüm günahlarını barındırdığı düşünülen ve Pandora’ya armağan edilen büyük testi, çömleğe verilen ad. Yani ortada kutu falan yok. Efsaneye göre Prometheus, Zeus‘tan ateşi çalıp insanlara verir. Zeus da Prometheus’un kardeşi Epimetheus‘a balçıktan yapılmış güzel olduğu kadar zeki de olan Pandora‘yı eş olarak gönderir. Düğün hediyesi olarak da Pandora’ya topraktan yapılmış bir testi gönderir ve der ki “açma”. Sen misin bunu diye, meraklı Pandora bir güzel açar ve böylelikle tüm kötülük dünyaya yayılmaya başlar. Ancak Pandora son anda kötülüklerin hepsinin yayılmamış olmasını “umut” ederek “kutuyu” kapatır.
pandoranin kutusu

Oyuncu seçiminin oldukça iyi ve yerinde olduğunu düşündüğüm filmde Onur Ünsal “torun Murat” rolü için biçilmiş kaftanmış. Ancak Derya Alabora ve Tsilla Chelton‘ı farklı bir yere koymam gerek. Derya Alabora’nın oyunculuğu zaten tartışılmaz, yine harikalar yaratmış. Övül Avkıran, Osman Sonat ve Onur Ünsal‘ın oynadığı hissediliyor ama Derya Alabora sanki o anı yaşıyormuş gibi… Tsilla Chelton’a ise ne diyeceğimi bilemiyorum. Tek kelimeyle bayıldım. Fransız bir oyuncunun Türk ve Alzheimer hastası bir anneyi canlandırmasının ne denli güç olduğunu varın siz tahmin edin. Bu yetenekli kadın 2012 yılında 93 yaşındayken bu dünyadan göçüp gitmiş…

-Sen de mi bırakacaksın beni?
-Korkma, istesem de bırakamam seni. Sensiz yaşamayı bilmiyorum ki…
-Bu daha kötü işte.

Bir ateş bile yakmayı beceremedikten sonra eğitimin ne kadar gereksiz bir şey olduğu, şehir ve köy yaşamının artı ve eksi yönleri oldukça dozunda karşılaştırılmış diye düşünüyorum. Bu yaşamların odağında olan insanlar da metropol ve köyün getirdiği hava ve duygu atmosferinin farklılığı nedeniyle birbirlerinden oldukça farklılar. Aslında bu farklılık uzaklığın ve birbirlerine olan yabancılaşmanın getirdiği bir farklılık ve filmde de görüyoruz ki fiziksel ve ruhsal mesafeler daraldıkça bireyin yalnızlaşması ve kendinden farklı olan yüzünden hissettiği korkusu da azalmakta.
pandoranin kutusu
Pandora’nın Kutusu‘nu izlerken rahmetli babaannemi özledim… Yaşasaydı da elinden tutup gezmeye götürseydim, filmdeki gibi balık ekmek yemeye gitseydik… Bu yönden sevdiklerimizin kıymetini yaşarken bilmemiz gerektiğini de hatırlatan bol ödüllü bir film.

Pandora’nın Kutusu IMDb Puanı: 7.3 Benim Puanım: 7.8 / 30.05.2014

2 YORUMLAR

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here