Ana sayfa Uncategorized Kitapları Çizmeyelim Kampanyası

Kitapları Çizmeyelim Kampanyası

2263
76
Herkes kitap okuyor, kitap okuma oranı da ‘görünür’de arttı, o da güzel. Ama şu kitapları okurken beğendiğiniz yerlerin altını çizmeyin Allah aşkına. “Sana ne arkadaşım! Kitap benim, keyif benim, ister çizerim, ister çizmem” diyebilirsiniz. Ben olsam ben de derdim ama siz yine de çizmeyin arkadaş! Çizilen kitapları görünce içim parçalanıyor. Kitap çizilmez okunur, resim çizilir. Böghhh! 🙂 

Kitap Okurken Altını Çizme

Kitap okurken beğenilen ve duygulara dokunan (laflara bak) yerleri, daha sonra tekrar hatırlamak ve tozlu raflardan çıkartıp tekrar duygulara dokundurtmak (oo bu çocukta iş var) adına okumak için çizmek bana oldukça ters bir durum. Şu ana kadar ders kitabı (öğretmenin çizin dediği yerler) hariç herhangi bir kitabın üzerini çizdiğimi hatırlamıyorum. Kitabı çizersem büyüsü kaçacakmış gibi geliyor bana. Merak ettiğim, o çizdiğiniz yerlere bir daha kaç kere dönüp bakıyorsunuz? Çizerken konsantrasyonunuz dağılmıyor mu? Ben çizmeye kalksam “Aman düz çizemedim, kelimenin üstünü çizdim” vs. diye bir ton strese girerdim. Kitabı çize çize de içine eder, okunmayacak hale getirirdim.
Kitabın bir sayfasının ucu kıvrıldı diye deliye dönen ben, okuduğum kitabın içinde bir çizik görsem ne yaparım bilemiyorum. Düşünsenize, arkadaşınıza okuması için bir kitap veriyorsunuz ve geri aldığınızda kitabın içinin altı çizili yerlerle dolu olduğunu görüyorsunuz. Vuhuu!! Büyük skandal. O kitap okunmaz bir daha kaldır at.
Bir kitabın altını çizmek, bir kedinin idrarını bırakarak yerini belli etmesi ile eş değerdir. Yani burada, çizilen kitap yalnızca okuyucunundur ve okuyucudan başkası okuyamaz mesajı vardır. Çünkü okuyucu, çizilen kitabın içine anılarını da gizlemiştir, bir nevi ‘anı izi’ni bırakmıştır sayfalara. Yine de saygım sonsuz, kitap okunsun da nasıl okunursa okunsun taraftarıyım.


26.01.2016 tarihli güncelleme:


Bu yazıdan üç yıl sonra… Tükürdüğümü yaladım sevgili okuyucu. Artık kitapları okurken ben de sevdiğim yerlerin altını çiziyorum. İnsanoğlu garip ve anlaşılmaz bir varlık. Sürekli de değişim ve gelişim göstermekte. Yaş ilerledikçe geriye bir şeyler bırakma arzusu da aynı oranda hızla artmakta. Bu sebeple okurken hoşa giden bir cümlenin altını çizmek gibi basit bir eylem bile geleceğe bırakılacak bir miras olarak görülebiliyor. Çizmeyin yahu diyerek darladığım herkesten özür diliyorum.

76 YORUMLAR

  1. kitapların altını çizmeye ben de karşıyım, hiç çizmem, çizilmiş kitabı da okumaktan keyif almam.çok çok beğendiğim yerler olduğunda, kısa bir cümleyse not alırım, uzun bir yazıysa post it flags denilen ürünleri kullanıyorum. beğendiğim yerleri daha sonra açıp yeniden okuyan bir insanım,zamanın beni nasıl değiştirdiğine şahit olmak hoşuma gidiyor.iki sene önce şurdan etkilenmişim, şimdiyse şunu hissettim vb şeklinde… ama çizmeye hayır…

    http://www.kontesce.com

  2. Yıllardır birsürü blog takip ediyorum ve ilk defa sanki benim dilimden yazılmış gibi böyle sırası sırasına aynı cümleler okudum 🙂
    Okadar çok katılıyorumki size başka şekilde nasıl ifade ederim bilmiyorum..
    Özelliklede o çizilen yerlere gerçekten bir daha dönüp bakıyor mu sayın kitapçizerler çok merak ediyorum..
    Ayrıca da dediğiniz gibi dikkati dağılır insanın valla bravo başarabilene:)
    Okumak güzel okuma oranını artırmak güzel ama çizmeden okuyasak daha güzel olmaz mı ?
    Ellerinize sağlık..
    Sevgiler 😉

    • Duygularınıza tercüman olduysam ne mutlu bana. 🙂
      Herkesin günahını almayalım bakan mutlaka vardır ama bakmayan, gösteriş olsun diye çizen de çok. Dikkat dağılması da kişisel, dağılmayanın bravo.
      Çizmesek süper olur ama çizene de niye çizdin diyemeyiz. Sakal-bıyık hikayesi. 🙂

  3. Kitapların çizilmesine ben de karşıyım. Kendim ders kitaplarım dahil olmak üzere hiçbir kitabıma kıyamamışımdır. Bir ara beğendiğim yerlere post- it koyup daha sonra bir deftere not alma gibi bir huyum vardı. Ama onu da üşengeçlikten bıraktım, gitti.
    Geçenlerde yakın bir arkadaşıma kitaplarımı verdim seri olarak. Annesi, kardeşi, ortak bir arkadaşımız dahil olmak üzere dolaştı kitaplar epey yıpranmış olmasına rağmen ses etmedim. Sonra geçenlerde sevmediğim bir ortak tanıdığımız 'Senin kitabını kaybettim, mahcubum. Pucca versem olur mu?' dedi. Meğer bizimki benim kitabımı sormadan- ki gerekçesi de sormak ayıp olurdu kıza- kıza vermiş kız da kaybetmiş. Bana da elindeki Pucca'nın kitabını verecekmiş sus payı olarak öbürü:/ Kudurdum. Kızdım da. Böyle iş olur mu ya!?

    Hazır kitap bahsi açılmışken derdimi döktüm buracığa, affola. Ama altını çizerek geri verecek arkadaşı aratan bi durum olduğundan bahsedeyim dedim.

    • Post-it, not tutma kitaplardan soğutuyor insanları bana göre. Not tutayım derken kitabın büyüsünü kaçırıyorum ve başka yerlere dalıp gidiyorum. Yaz yaz nereye kadar…
      Kitap yıpranma olayı ise daha fena. Kitabı kullan-at objesi olarak görenlerin çokluğu yüzünden gelişemiyoruz. Sen başkasının kitabını nasıl izin almadan verirsin?? Okuyunca ben de sinirlendim. 😮 Ben de içimi döktüm rahatladım. 🙂

  4. Ne zamandir buna benzer bir yaziyi yazip yazmama arasinda gittim geldim ki, sen yazmissin benim yerime. Kitap cok kutsaldir benim icin. Cok önemlidir. Nasil ki kendi yazilarimiza kiyamiyor, kimsenin üstünü karalamasini istemiyorsak, kitaplarin da altinin cizilmesine karsiyim.
    Yillar önce bir arkadasima kitap ödünc vermistim, kitabim geri döndügünde orta yerinden ayrilmis neredeyse. Allah cinnet ani benim icin. Okurken bas sayfayi en arkaya yatirmis, kitabi iki kat etmis. Kitabi attim cöpe, gittim yenisini aldim.

    • Siz de yazın, aynı konunun farklı yorumları daha fazla ses getirir. Kitap benim için de çok önemlidir o nedenle ucu kıvrılsa deliriyorum. Arkadaşlara kitap ödünç verilmez bunu bilmiyor musunuz? 🙂

    • Ögrendim artik Güven bey. Sadece bir iki kisi var artik kitap verdigim, yada ödünc aldigim. Onlarda benim gibi kitaplara cok deger veren arkadaslarim.
      Haklisiniz, bir yazinin bir kac farkli kisiden yazilmasi daha cok ses getirebilir.
      En yakin zamanda yazacagim insallah.

  5. post itlere yazamayan, hatta kitap okurken yazmayı gereksiz bulan ve dediğin gibi karalanmış satırlardan nefret eden bi insan olarak önemli satırların yanına birer minik sempatik noktacık koymakla çözüyorum ben bu işi.

    • Ben birkaç kere denedim. Olmuyor olmuyor… En sonunda delirip bıraktım. Karalanmış satır kalıbı bile beni gerdi şu an. Sempatik noktacık da olmasın, hiçbir şey olmasın. =))

  6. bırak çizmeyi, bir tarafı kıvırılırsa kıyamet! 😀 O yüzden insanlar benden kitap ödünç almaya geldiğinde bin kez düşünüyor, gerçi düşünüyorlar da ne oluyor, kitap yerine avuçlarını görüyorlar ve bilirsin; bir güzel yalanız o avuç 😀 🙂

    • Kitap altındır. 🙂 hatta daha değerli. Çizenler kıydıkları için değil de bağlandıkları için ve kimselere vermek istemedikleri için çiziyor olabilir ama yine de bana ters.

  7. Sonuna kadar katılıyorum sana yerinde bir yazı olmuş kitap katlanmaz,çizilmez ve de renkli kalemlerle işaret yapılmaz ben başına tarih bile atmam kitaplarım kıvrılmasın diye çok özenirim dikkatli okurum.gerçek bir okur da bu şekilde olur ve olmalıdır diye düşünüyorum bu yazına istinaden teşekkür ediyorum

  8. ben test kitaplarımda soru çözerken bile düzenli yazmaya özen gösterirdim. hele ki okurken nasıl gönülleri el veriyor anlamıyorum ben. içim gider benim 🙁

  9. Ucu kivrik sayfalara ben de deli oluyorum, hele okurken kitabimi arkaya dogru katlayanlara zir deli oluyorum, ama kitabi cizerim ben arkadas:) begendigim kitaplarin ici degisik renk cizgilerle ve hatta notlarimla doludur. Kendi kitabimsa tabii. O notlari sonra bir daha bir daha okurum. Kitabi bir tukatim malzemesi olarak goruyorum ben, koleksiyon degil ki? Yepyeni kalmis, okuyucusundan hic bir karakter kazanamamis litap oylece toz mu tutsun raflarda? Oradaki bilgiyi kesmek, bolmek, daha az onemli olandan ayirmak, oynamak lazim bence. Ha bir de cizgili/notlu kitaplarimi isteyen arkadaslarim olur bazen. Oyle cuzgun ciziyorum ve yaziyorum ki kitap hem okunabilir kaliyor hem de kendine has bir ruh ediniyor. YIrtmadan parcalamadan kapagini kirmadan bir iz birakmaliyim kitabimda… Sen onda iz birakmazsan o da sende iz birakmaz.

    • Farklı bir düşünce okumak da hoş tabii. Siz çiziyormuşsunuz ama daha sonra tekrar okumak kaydıyla. Kitapları üstünkörü çizip çizip, kenara attıktan sonra yüzüne bakmayanlar da var. Ama her şeye rağmen ben çizilmemesi taraftarıyım. Fiziksel ize gerek yok diye düşünüyorum. 🙂

  10. Sosyoloji, psikoloji kitaplarını çizmeyim de sonra çıkamayım işin içinden. Psikolojimi bozayım! Bir tek konu bile elli sayfada anlatılıyor. 😛 Not tutmakla çözülecek bir şey değil ki. Ama ders kitapları dışındaki kitapların çizilmesine ben de karşıyım. Dikkatini dağıtıyor gerçekten çizilen kısımlar. Şimdi bir de çoğu kişi ben çizmem, karşıyım der ama çizdiği olmuştur şimdi.

    • Onları çizin… demek istesem de onları da çizmeyin. 🙂 Ders kitaplarına bir yere kadar tamam ama normal kitapları çizmek neden? Dediğiniz doğru herkes çizmem diyor ama evlere baskın yapsak çizili kitaplar yakalarız. :p

  11. Ben beğendiğim cümleleri işaretlemek için çoğunlukla şu yapışkanlı şeylerden kullanıyorum. Zarar vermiyorum hem kitaba da. Ama bazen, cümlelerin altını çizmesem de bazı beğendiğim kısımların başlangıç ve bitiş yerlerine minik işaretler koyuyorum.

    Evet, bu kitaba "sadece benim" havası veriyor belki. Belki de böyle olması daha bir içime geliyor. Böyle işaretlediğim kitapları da birilerine ödünç verme taraftarı olmuyorum pek.

    Kitapların hunharca karalanmasından yana değilim. Ama kitap çizmek bana kötü gelmiyor. Elime bilmem kaçıncı el, eski bir kitap aldığımda, birilerinin kimi cümlelerini işaretlediğini görmek, hele ben de bu cümleleri beğenmiş ve benimsemişsem, çok hoşuma giderdi. Düşünün, sizden yıllarca büyük biri belki o şu an, belki de yaşamıyor ama aynı satırlar kalbinize dokunmuş. Bence büyüleyici olan bu.

    Ama birine ödünç verdiğim bir kitabı çizerse ben de çıldırırım! Buna hakkı yok çünkü. Ben ödünç aldığım kitapların üzerine titrerim, sayfalarını çevirirken dikkat ederim, o kalkacak benimkini karalayacak, olmaz öyle.

    • Post-it doğru seçim. Minik işaretler yerine paragraftaki kelimeyi yazmak yeterli olabilir aslında. Ben çizersem, sen çizersen ohooo kitapta okunacak yer kalmaz. Yok yok çizilmesin. 🙂 Ben karşıyım her türlü. Çok yanlış bir şey ama ikinci el kitap okuyamam zaten. :-#

    • Bense taraftarım. İnsanlar karalasın, içine etsin demiyorum ama minik işaretler bıraksınlar kitaplara, sonra ne bileyim, o an akıllarından geçenleri not alsınlar (kitap üzerine değil tabii, bir minik kağıda) sonra elden ele dolaşsın. Bu bence insanın sonsuz olmasının da bir yolu, o kitapla birlikte yaşamasının. Düşüncelerini çok çok sonra yaşayan insanlara ulaşmasının. Bunu çok heyecan verici buluyorum. Ama bu konuda derin bir fikir ayrılığı yaşıyoruz. Sanırım biraz daha açıklayıcı olmak adına yazdım bu yorumu. ;(

  12. Ders kitaplarının tamamını çizerek okuyan bir insanım ama okumalık 🙂 kitaplarımda post it ler çok işimi görüyor. çizmiyorum çizemiyorum/ ama çizilmiş kitapları okumak hoşuma gidiyor diğer okuyucunun nelere dikkat ettiğini görmek sanki özeline giriyormuşum gibi hissediyorum:P

    • Post-it de kullanmayan biriyim, ikinci el kitap da zorunlu olmadıkça okuyamam. Milletin özelini ne yapayım? Çizilmiş kitap görsem önce ayıplarım sonra kitaptan soğurum. Biraz dengesizim. 🙂

  13. Siz hiç ders kitaplarının kenarına canınız sıkıldığında ilginç şekiller yapmadınız mı? 🙂
    Şaka bir yana ders ve test kitapları haricindeki kitapların çizilmesi taraftarı değilim. Ne o öyle ödev gibi sanki özet çıkartıyoruz! :d Kusura bakmasınlar da sanki dönüp okuyacaklar o satırları tekrar, ben bakmam nereyi çizmişim diye, belki ikinci kez okuduğumda beğenmeyeceğim o satırı! Olamaz mı, olabilir! Çok beğendiyseler o cümlecikleri, yanlarına bir defter alsınlar ya da post-it, ona yazsınlar ama yok altı çizmek kolay yol; şimdi defteri aç, kalemi çıkar, cümle kısaysa amenna ama ya uzunsa!? Gerçi gerek yok tabi böyle alengirli yollara, bir şeyi beğendiysen mutlaka zihninde yer edinir diye düşünüyorum.
    Arada kendime de laf çarpıtayım bir kitabımı arkadaşın istediği üzerine iki üç satır çizdim ama yüreğim el vermedi devamını getirmedim, tabi dersimi de aldım bu olaydan sonra çünkü kitap bana kırılmış olacak ki küçücük evde kayboldu. Ders kitaplarımın altını çizerdim ama düz çizgi çizene kadar kaç kere siler-çizerdim Allah bilir. Benimki naçizane defter yaprağı karalama hobisi. Kitaplar okunmak için defterler yazılmak için bekler.
    Çok iyi olmuş bu yazı,içimizi döktük gidiyoruz, ellerinize sağlık! (o)

    • Yaptım ama ders kitabı o. 🙂 Çizmek de not tutmak da zaman kaybı ve kitap okumanın büyüsüne aykırı bana göre. Hayal dünyası çizilir mi arkadaş! 🙂
      Kitap resmen küsüp, kaçmış sizden. Elini, yüzünü çizmişsiniz. =))

      Gerçekten herkes çok dolmuş. Ama iyi oldu. Bence herkes böyle bir yazı yazmalı blogunda. (o)

  14. Hoşuna gitmeyecek ama ders çalışırken çizerdim =) hatta resimlerde çizerdim zati tasarımcı oldum 😛 güzel bir romanda da çok özlü bir söz ya da hitap olmuşsa orayıda belirtmek için çiziyorum =) malesef, başka türlü kıvırma yıpratma bende sevmiyorum hatta aldığı rafa koyarken öküz gibi itip kakarak kıvrılmasına sebep olanlara çok kızarım =(

  15. Harbiden, ne dertliymiş millet bu hususta. 😀 Hayranlıkla okudum yorumları. Ee.. o çizmiyor bu çizmiyor.. kim çiziyor bu kitapları diye sorasım bile geldi şu an. :p
    Şaka bir yana. Sen kitabı eline alıp oku da, çizmesi eksik kalsın yani. Bence.. Oran artmış ama o oran öyle minik ki.
    Şahsen kitabı elime aldığımda, diğer elime kalemi alayım da, beğendiğim yeri çizerim diye şimdiye kadar düşünmedim. Sanki ders çalışıyorsun. Çizik kitaplardan da rahatsız olmam. Yeter ki içimde okuma isteği olsun. Ki o istek bayadır yok içimde. (Şimdi taşlayacak beni herkes..) 😀

  16. Ben de senin gibi düşünüyordum önceleri aman kitabıma zarar gelmesin aman düzgün dursun diye çok çaba sarf ediyordum. Hatta benden ödünç kitap alıp geri vermeyen, kitabı hor kullanan arkadaşlarımın listesini bile yapmışlığım var:)
    Fakat şuanda sevdiğim cümlelerin altını çiziyorum. Çünkü eskiden okuduğum kitaplara baktığımda, hani şu hala gıcır gıcır olanlara, sanki hiç okumamışım sanki bana hiçbir şey katmamış gibi duruyorlar kitaplığımda. Oysaki şu son zamanlarda okuduklarımda gerçekten kitabı hakkıyla okuduğumu hissediyorum. Belki saçma ama öyle geliyor… Öyle ki okumuş olduğum kitaplar arasında sevmediğim varsa hemen kendini belli ediyor çünkü hiç çizilmemiş hiç yıpranmamış elime çok az almışım bu kitapları 😕

    • Kendinizi öyle mutlu hissediyorsanız bu şekilde okumanız güzel ama o zaman kitap sadece size özel olmuş oluyor ve başkasının okuması zorlaşıyor. Bilinçli çizmeye örnek sizinkisi.

  17. Kitaplarda etkilendiğim kısımların altını çizmek, neler hissettirdiğine dair notlar almak beni hiç rahatsız etmiyor. Özellikle çok etkilendiğim kitapları dönüp tekrar okuduğumda, nelerin beni etkilediğini görmek hoşuma gidiyor. Kitabı çizmek, notlar almak vs. o kitabı daha bir benim yapıyor sanki. Kıvrılması, yıpranması, kapağının kırılması falan beni de rahatsız ediyor tabii ki ama kitapçının rafından yeni alınmış gibi durması da şart değil bence.

  18. Kitapların altını çizmekden nefret ederim, onun yerine post-it'e yazarım arasına koyarım..
    Kitaplarımı şeffaf kaplık ile kaplarım, hele ki bi sayfası köşesi kıvrılsın içim acır ya..

  19. Kitapların çizilmemesine karşıyım ben de!
    Kuran mı lan onlar:D Kutsal gibi.
    Kitabı kitap yapan okunulduğunu, üzerine düşünüldüğünü gösteren işaretlerdir.
    Her yerini çizerim ben, hatta eskiden kurşun kalemle çizerdim, şimdi rengarenk çiziyorum:)
    Konuyla ilgili ben de yazmıştım zamanında:)

  20. Kitaplarımın kapaklarına dikkat ederim ama notlar alırım birçok… Kenarına köşesine.. Çizerim de ^^ Sadece antika kitaplarıma bir şey yapmam. Ben çizen taraftayım. Bu kadar yorum sonrasında linç etmeyiniz lütfen 😀

  21. Kendimi buldum bu yazıda :d
    Kitap alırken dakikalarca incelerim baskısı düzgün mü, kapağı kırılmış mı. Bırakın çizmeyi, okurken biraz yıprandığını hissetsem kötü olurum. Kendimden bile kıskanırım kitaplarımı o derece. Çizmek de oldukça saçma geliyor bu yüzden, kitabın ruhunu bozuyor. Takıntılı biri olarak çizmeye kalksam düz çizemedim, aman yamuk oldu gibi konulara ben de takılırım, hiç gerek yok o yüzden :d

  22. Bu kampanyaya bende katılırım…. Eskiden kitaplarımı kimseler vermez, herkesden kıkanırdım ama büyüyüp kitap paylaşmanın anlam ve önemini anlayınca altı çizilmiş, bekareti bozulmuş kitaplar beni yorar oldu..Okurken birde acaba bunun altını niye çizmiş bir önceki diye düşünmek çok zor :))

    • Ben bir tek teyzeme veriyorum şu an. Normalde de istemez kimse benden zaten. Çekiniyorlar belki de. 🙂 İleride paylaşma duygum daha ağır basabilir belki ama yine de çok zor.

      Bekareti bozulmak yerinde bir tabir. Keşke hep bakire kalsalar. :p

  23. Ödünç kitap asla okumam. Bir kitabı okuyacak isem ellerimden çıktıktan sonra kütüphanem de yer bulmalı!
    Ve evet ben de çok sinir oluyorum kitapların çizilmesine, içim gidiyor , canım acıyor.
    Bir de şöyle düşünüyorum; hikayenin tam ortasında kaptırmış okuyorken asla aklıma gelmez ay dur şurayı çizeyim demek.
    Duygularım yazıya dökülmüş sayende , ağzına sağlık :))

  24. @Damla Ben de okuyamıyorum. O kitap benim olacak mutlaka. :)) Benim de aklıma gelmez hiç. Okurken beğendiğim bir yer olursa "Aa iyiymiş bu laf" dedikten sonra okumaya devam ediyorum. Kim uğraşacak çizmekle. Konsantrasyon bozulur hemen. 😀 Teşekkür ederim, bir yazı da sizden bekleriz konuyla ilgili. :))

  25. Sevgili Güven, yazınız çok hoşuma gitti. Özellikle "Bir kitabın altını çizmek, bir kedinin idrarını bırakarak yerini belli etmesi ile eş değerdir." cümlenizi güzel anlatım örnekleri defterime not ettim 🙂

    Yalnız bu konuda bir kampanyaya katılacak olsam tam tersine katılırdım. Ben çizerim çünkü. Özellikle felsefe, psikoloji, hukuk, tarih gibi araştırma/inceleme türü kitapların altını çizerim. Hatta renkli kalemlerle çizerim, hatta ve hatta sayfaların kenarına köşesine not alma ihtiyacı hissettiğim zamanlar da olur. Neden çizerim, çizerken dikkatim dağılmıyor mu, geri dönüp bakar mıyım, çizmesem olur mu, defter tutmak daha mı iyi, bugüne kadar çizdim de ne faydasını gördüm vs. hakkında bütün görüşlerimi buraya sığdıramayacağım şimdi, sanırım en kısa zamanda ben de bu konuda yazacağım. Yazınız inanılmaz bir düşünce fırtınası yarattı şu an zihnimde 🙂

    Şimdilik şu kadarını söylemekle yetineyim, bence kitap okumak bir amaç değil, araçtır. Ben çoğu zaman bir şey öğrenmek için okurum. O zaman kitap "öğrenme aracı" olur. İhtiyacım olan bilgiyi bulunca da işaretimi koyarım oraya kedi gibi 🙂 Romanı öyküyü bile çizerim. Onları esasen "eğlence aracı" olarak görsem de ders çıkarılası bir sürü şeyi romanlardan/öykülerden "öğreniyorum". Kitabın fiziksel olarak yıpratılmasını, ziyan edilmesini elbette savunmuyorum, ama çizmeyin kampanyası kitabı çok fazla kutsallaştırıyor, araç olmanın üstüne taşıyor sanki.

  26. @Okuryazar Öncelikle çok teşekkür ederim beğendiğiniz için. :))
    Tam tersini seçmek elbette hakkınız ve saygım sonsuz ancak bana hâlâ kitap çizme durumu oldukça ters geliyor. Sizin yazınızı da bekliyorum merakla. ;))

  27. Sığ görüşlü ya da tabir-i caizse herhangi bir amaca erişmeyi görev edinerek 'yobazlaşan' zihinler çeşitli kısıtlama egzersizlerine girişler ya da bunu ihtiyaç edinirler. Burada da bunu gördüm aslında.

    Klasik argümanların yarattığı o statü atlama ya da kendince 'kendine güzel bir tane statü siparişi verme' psikolojisi içinde yaratılmış bir kampanya olarak görüyorum.

    Asıl sorunumuz kitap okumak iken kültür satıcısı misali kitaba yapılan çizimlere ve yazılara karşı gelmek kimin haddine ya da eleştirmek?
    Okuyun sadece, ister çizerek, ister karga burga yazıyla sayfaları bir de kendi yazınızla doldurarak, yazarı anlamaya çalıştıktan sonra saygı duyarım ben buna.

    Kitap kokusu sevilebilinir, kitap çizilmesine ve buruşmasına katlanılmayabilinir ama elinizde tuttuğunuz nesne bir nesne olarak 'meta'. Romantik anlamlar yükleyerek alay statüsü kovalamayın, içindeki, meta olmayan sözcüklerden, cümlelerden bir şeyler kapmaya çalışın en hayırlısı da bu olacaktır.

  28. Yazıyı okuduktan sonra yorumları da okudum da herkes karşıymış çizilmesine.
    Ben de sevmiyorum tabiki ucunun kıvrılmasını, kapağı buruştu mu deli oluyorum ama kitapta begendigim yerlerin altını çizerim ben ve bence "anı izi"ni bırakmanın kötü bir tarafı yok.
    Ama kişiden kişiye değişir tabi.

  29. Ben de bir zamanlar hic kıyamazdım kitaplarıma.çizemezdim..ama okurken beni etkileyen kısımları bir şekilde kayıtta tutmama gerekiyodu.kısa cümleler için not almak sorun degil, peki uzun upuzun kısımlar ne olacak diye düşündüm.hem sevdiğin birine bi kitabı ödünç verdiğinde ona biraktigin altı çizili satırları okuması da guzel bir duygu olsa gerek.offf bilemiyorum.bu yazıyı okuyunca acaba hic çizmeye başlamasaydım daha mi iyi olurdu diye dusunmedim değil.çıkmaza sokmayın beniiii..

  30. Atatürk Nasıl Kitap Okurdu
    Atatürk kitap okurken okumak için değil anlamak için okurdu. Okuduğu kitaplarda önemli gördüğü konuların altını çizerek kendine özgü işaretler koyardı “d” dikkat , “xx” önemli, “xxx” çok önemli,“müh.” mühim, “ç. müh.” çok mühim,“D.” dikkat, “?” belirtilen fikri kabul etmediği ya da şüpheli gördüğü manasına gelirdi. Bazen kitaplarda rastladığı hoş sözleri ve hakkında daha sonra düşünmek istediği bilgileri bir kağıda not alırdı.

  31. Kitap okurken, kendimizce önemli, anlamlı bulduğumuz yerlerin altını çizmek; evet, o kitabı sahiplenmenin bir şekli bence ve çok güzel. Ben kitaplarımı kargacık burgacık değil, özenle ve her birini kendisine yakıştırdığım özgün renklerle çizerim. Bazen, Atatürk'ün çoğunlukla yaptığı gibi kurşun kalemle. Anıtkabir'de beni en çok büyüleyen yer, kütüphane kısmında, Atamızın o güzelim el yazısıyla kenarlarına notlar aldığı, satırların altını çizdiği sayfaları açılmış vaziyette sergilenen kitapların olduğu yerdir… Eğer benden sonra birisi, benim altını çizdiğim satırlarla dolu kitaplarımdan birini okur ve altını çizdiğim yerlerin tam da kendi önemsediği satırlar olduğunu söylerse, çok mutlu olurum. Böyle…

kontes için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Please enter your comment!
Please enter your name here