Ana sayfa Yazılar Kevin Carter’ın Pulitzer Ödüllü Fotoğrafı ve Şükretmek

Kevin Carter’ın Pulitzer Ödüllü Fotoğrafı ve Şükretmek

2063
15
kevin carter pulitzer
“Bu fotoğraf 1994‘te Sudan‘daki kıtlık sırasında çekildi ve fotoğrafçı Kevin Carter‘a Pulitzer Ödülü‘nü kazandırdı. Çocuk emekleyerek 1 km. ötedeki Birleşmiş Milletler yemek kampına gitmeye çalışıyor. Arkasındaki akbaba, çocuğun ölmesini bekliyor. Fotoğrafı çeken Kevin Carter fotoğrafı çeker çekmez oradan ayrılıyor. Kimse çocuğa ne olduğunu bilmiyor. Fotoğrafçı Kevin Carter 3 ay sonra depresyona giriyor ve intihar ediyor.”

The Bang Bang Club (2010) filminde de Kevin Carter‘ın çektiği bu fotoğrafın öyküsü oldukça çarpıcı sahnelenmiş:

Her şeye sahip olmak istiyoruz bu hayatta. 
Her şey derken abartmadım. Her şey… Hatta bir fazlası, bir fazlası daha… 
Hepimiz doyumsuz ve açgözlüyüz. Hayatlarımızdan memnun değiliz. Hepimiz krallar gibi yaşamak istiyoruz. Her şeyin en iyisini hak eden biziz. En iyinin bir tık altı bile bizi sevindirmeye yetmiyor, gözümüz hep en iyide. Instagram’da takip ettiğim, dünyayı gezen biri var. Paylaştığı fotoğraflara bakınca içten içe kıskanıyorum onu. Neden ben değil de o? 
Ailemin imkânları doğrultusunda bugüne kadar birçok ülkeyi gezme şansı yakaladım. Ancak bunlar bile bana yetmiyor. Daha fazla ülkeyi gezmek, daha fazla kitap almak ve okumak,  daha iyi bir bilgisayar, daha iyi bir fotoğraf makinesi, daha çok giysi, daha iyi evler, daha iyi bir hayat, daha daha daha…
Sürekli daha iyiyi istemek ya da arzulamak elbette ki yanlış değil. Önemli olan içinde bulunduğumuz hayattan memnun olarak iyiye ulaşmaya çalışmak, ama… Birçok insandan daha iyi yaşadığımıza ve sahip olduklarımıza şükretmeyi bilmiyoruz.
Dünya üzerindeki milyarca insandan daha iyi bir konumda olduğum ve yaşadığım çoğu zaman aklımdan uçup gidiyor. Yiyecek yemeği bırakın, içecek su bile bulamayan insanların bulunduğu bir gezegende yaşıyoruz ve biz evde bazen ayağımıza kadar gelen damacana suyu su makinesine kim takacak diye kendi aramızda tartışıyoruz.
kevin carter pulitzer
İşte tam da böyle sınırı aştığımı hissettiğim zamanlarda çalışma masamın karşısındaki panoda asılı duran Kevin Carter‘ın çektiği bu fotoğraf, sürekli unuttuğum şükretme duygusunu bana hatırlatıp, bir nevi saçmalamamamın ve halime şükretmem gerektiğinin sinyallerini veriyor. 

Yemek kampına ulaşmak için sürünen bir çocuk ve arkada çocuğun ölmesini bekleyen bir akbaba. Benim derdimse daha çok gezememek, daha fazla giysi almamak ya da telefonumun şarjının hemen bitmesi… Fotoğrafın çekilmesinden bu yana yirmi yıl geçmiş, dünya daha yaşanılır bir yer mi? Bizler daha mı tutumluyuz? 


Mahatma Gandhi, “Be the change you want to see in the world,” diyerek daha yaşanılır bir dünyanın formülünü vermiş aslında.  “Dünyada görmek istediğin değişim ol,” ya da başka bir deyişle “Dünyayı değiştirmek istiyorsan işe kendini değiştirmekle başla”.

Yaşadığımız hayata ve sahip olduklarımıza şükretmeyi unutmamak dileğiyle…

15 YORUMLAR

  1. güven,
    o fotoğraf dayanılmaz bi görüntü,yani kendine gel demek için bile bakamayacağım kadar dayanılmaz.
    elbette gerçekleri kendimize sık sık hatırlatmanın yollarını bulmalıyız,devekuşu gibi olmanın alemi yok.
    şükredelim ve koruyalım,çevremizi,olanaklarımızı har vurup harman savurmayalım:)
    teşekkürler güven
    sevgiler

  2. pislik Kevin oturup sigara zıkkımlanacağına gidip çocuğu kampa götürse intihar etmeyecek hem sevap işleyecek hem de ödül alacak bak nasıl gıcık oldum şimdi…

  3. @Havva Peynirci Doğru dayanılmaz ama beni anca kendime getirebiliyor. Herkes için frenlemenin ve hatırlamanın yolları farklı tabii.
    Çok haklısınız her sözünüzde, ben teşekkür ederim. 🙂

    @Uyuşuk Hayalperest Şükürlerimiz az kalsa da şükretmeyi bırakmayalım ve unutmayalım hiçbir zaman…

    @Buse Soysal Ben de ilk başta öyle düşünmüştüm ama Coşkun Aral, Kevin'ın hareketi karşısında "Kevin'ın yaptığını ancak o durumda olanlar anlar," demiş. Hastalık vs. o zamanlar dokunmamai temas etmeme uyarıları varmış. O çocuğa yardım etse de yine intihar ederdi kesin. Zira arkada kalan daha bir ton çocuk var ilgilenilmeye bekleyen…

    @Cihan Demir Çok teşekkürler, çarpıcı ve tokat gibi çarpan bir fotoğraf… Hep hatırlatsın halimizin milyarlarca insandan daha iyi olduğunu…

  4. Bu fotoğrafı biliyorum ne yazık ki…
    Hep derim ki (çocuklara da sürekli söylüyorum) bizler dünya nüfusu içinde tuzu kuru olarak yaşıyoruz. Dünya üzerinde kaç milyon kişinin suyu yok, tuvaleti yok, açlıkla mücadele edenler bir yanda, savaşla, terörle mücadeler edenler diğer yanda. Kaç milyon kişi bırak yokluk sınırını, ölümle burun buruna yaşıyor.
    Biz günlük yaşamımızda ve kendimize göre hemen hemen aynı şartlara sahip arkadaşlarımızın arasında unutuyoruz tüm bunları. 14 yaşındaki Pakistanlı kızın, Malala Yousufzai, sadece okumak için verdiği mücadele dünyada herkese ders niteliğinde.
    Tüm bunları bilince yaşla birlikte insan kendisini, hırslarını törpülüyor da buna rağmen zaman zaman kendini yaşadığı çevreye kaptırmıyor değil.

  5. Filmi izlemedim, fotoğrafı biliyorum. O çocuk apaçık bir ölüm tehlikesinde ve tek şansı da o kişi. Küçük bir çocuğu bir kilometre ilerideki yere ulaştırsa kendi ruhunu da huzura taşıyacaktı. Kendisi gibi 46 kromozomlu, bir yüzü, bir sesi, bir beyni olan minik bir insan yavrusu.. Kimse gazetecilik kurallarından, hastalık tehlikesinden falan bahsetmesin, çocuk değil aynı ağırlıkta bir altın külçesi bulsaydı ne kural ne hastalık dinlerdi, alıp götürmesini bilirdi.

  6. @Semi M.Eller Tuzu kuruyuz ama yine de memnun değiliz… Malala çok iyi bir örnek gerçekten bu konuda.
    Yaştan ziyade dediğin gibi yaşadığın çevre, toplum psikolojisi de önemli. Tüketim baskısı, anlamsız sosyal rekabet vb. konular hep sinsi tuzaklar aslında. Bu fotoğraf, aile, arkadaşlar, çevre, okul vb. birçok uyarıcı ve hatırlatıcı ögeye ihtiyaç var. Bana sınırı aştığım zamanlarda annem de hep hatırlatır şükretmem gerektiğini…

    @Dae Laurelin Ben de çocuğu kesin taşırdım ama o anki psikoloji de çok önemli tabii. Sarsıldığından ne yaptığını bilmiyor da olabilir. Yine de götürmeliydi bence de…

  7. Bu konuda kendime yalan söylemeyi bıraktım. İstersem bin hayat göreyim benimkinden daha acıklı, yinede "neden ben değil de o?" diye sormaya devam edeceğim. Çünkü insanım. Zaaflarım, açıklarım var, pek de düzgün bir yaratık değildim aslında.

    O yüzden bunu sorgulamak yerine kabullenmeyi ve bu hissimi eğitmeyi öğrendim. Kötü olmamak, mutsuz yaşamamak için. Daha alçağa bakarak değil de gerek sahip olursam ne olacağını, her insan gibi elbet ondan da bıkacağımı hayal ederek, ona ulaşmaya çabalayarak, gerekse hayatın kimse için adil olmadığını düşünerek yapmaya çalıştım bunu.

    Başarıyor muyum? Bence evet. Ara sıra gelen isyan krizlerini savuşturmayı iyi öğrendim. Olumluya, var olana, pozitife odaklıyorum kendimi aslında hepsi bu. Olmayanın sonu yok çünkü. Hiçbir zaman olmayacak.

  8. O anki psikoloji mi adam oturup saka gibi birde stresmi artik haberin keyfimi sigara iciyor ya birde vicdani o 3 ayi nasil kaldirmis merak ediorum 3 ay sonra adamin vicdani sizlior ya yuhh bee

  9. @Ponti Oldukça gerçekçi bir yorum. Ben de devam edeceğim tabii sürekli daha fazlasını istemeye ama ben kendi kendimi frenleyemediğimden bu tarz fotoğraflar vs. bana unutmamam gereken şeyleri hatırlatıyor sadece. Benim yalnız başıma başarmam için biraz daha zaman geçmesi gerek. 🙂

    @Buse Soysal Her türlü zor tabii. Ben olsam farklı davranırdım.

  10. Narsistleşmiş benliklerimiz….Hep mükemmelin peşinde… Dahası hedeflediğimiz her ne ise elde ettiğimizde tatmin duygusunu yaşayamıyoruz. Hep bir görülme/beğenilme/sevilme/takdir edilme iç güdüsü ile hareket ediyoruz dahası.

    Ve unutuyoruz.. Aklımız ara sıra başımıza gelse de kısa sürüyor…

    Aslında odaya asmak için güzel bir fotoğraf, hele ki son günlerde yemek seçen, beğenmeyen, "yine mi aynı şey" diyen, onca çeşit varken sofrada "neden şu da yok" diyerek beni çileden çıkaran 9 yaşındaki kızım için…:(

  11. Bloglar Yarışıyor ile siz de blogunuzla kazanmaya aday olun, promosyon ödüller kazanın. Sponsorlarımızın desteği ile bloglar arası etkinlik yarışmamızı ilk tur dahilinde düzenliyoruz. Siz de başvurun. Detaylı bilgiyi websitemizden öğrenebilirsiniz.
    İlginiz ve desteğiniz için teşekkür ederiz.

    Saygılarımızla,
    Web: http://www.bloglaryarisiyor.net
    Mail: iletisim@bloglaryarisiyor.net
    Tel: +90212 330 9707

  12. Elimizdekilere odaklanmak yerine bizde olmayanlara göz dikerek daha fazlasını kazanmamızın mümkün olduğunu düşünmüyorum. Kanaat etmek ne büyük bir erdem olmalı ki , biz zaaflarına esir gençlerde bulunmuyor şimdilerde…Bir anlık şükür ve minnet duygusu yaşadıktan hemen sonra köklü arzularımıza tekrar dönüyorsak daha çok yol almamız gerek demektir…

Buse Soysal için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Please enter your comment!
Please enter your name here