Woody Allen’ın yazıp yönettiği, 1985 yapımı The Purple Rose of Cairo (Kahire’nin Mor Gülü), bir film karakterinin filmin içinden çıkarak gerçek dünyaya adım atmasıyla birlikte gerçek ile kurgunun birbirine karıştığı fantastik bir komedi filmi.
Woody Allen‘ın en sevilen filmi olarak gösterilen, kendisinin de filmleri arasında en beğendiği filmi olduğunu belirttiği The Purple Rose of Cairo (Kahire’nin Mor Gülü) için ben aynı şeyi söyleyemeyeceğim ne yazık ki. Tamam film güzeldi, ama ahım şahım bir durumu da yoktu doğrusu. Normalde Allen, filmlerinde kendisi de rol alıyor ancak yazıp yönettiği bu filmde olmamayı tercih etmiş ve bana göre doğru bir karar vermiş. Filmin başrol oyuncularından Mia Farrow ve Jeff Daniels‘ın gençlik hallerini izlemek keyifliydi.
Sinemada film izlerken salon karardığında bambaşka bir dünyaya girmiş gibi oluruz. Filmi seyrederken gerçek dünyadan kopup kısa süreliğine de olsa o filmin içine girer, zaman zaman kendimizi kahramanların yerine koyar ya da onların dünyasında, cafcaflı hayatlarını yaşamak isteriz. Kimi zaman da perdede gördüğümüz karaktere aşık olur, gerçek olmasa da onunla ilgili hayaller kurarız. Peki film seyrederken bir karakter perdeden çıkıp bizim dünyamıza girerse?
“I just met a wonderful new man. He’s fictional but you can’t have everything.” Cecilia
Büyük Buhran döneminde New Jersey‘de garsonluk yapan Cecilia (Mia Farrow), aklı havada oluşu yüzünden garsonluk yaptığı yerden kovulur. Kocası da işsiz olan Cecilia’nın tek eğlencesi sinemaya gidip film izlemektir, sinema salonu onun tek kaçış noktasıdır. Beşinci kez izlediği Kahire’nin Mor Gülü filmindeki yardımcı karakterlerden biri olan Tom Baxter filmden çıkar ve ona aşık olduğunu söyler.
Woody Allen sernayoyu yazarken ne düşündü bilemem ama bana Hollywood dünyasındaki kişiler tanrılarmış gibi geldi. Bu görüşümü kanıtlar nitelikte olan sahne ise filmin yapımcısının ve diğer kişilerin bir arada olduğu bir sahnede oturan kadın karakterin yüzünün özellikle gösterilmeyişi olabilir. Oyuncu Gil Shepherd‘ın Tom Baxter‘ı ben yarattım demesi, uçakla Hollywood’a giderken Fred Astaire‘in Cheek to Cheek‘i söylemesi… Şarkıda geçen sözlere de dikkat; “Heaven, I’m in heaven…”.
The Purple Rose of Cairo (Kahire’nin Mor Gülü) IMDb Puanı: 7.7 Benim Puanım: 7.5 / 05.05.2014
En sevdiğim yönetmenlerdendir, bütün filmlerini (en az iki kez) izledim, hepsinin sevilecek bir yönü vardır benim için. Bu film için de durum aynı. Görünce tekrar izleyesim geldi. 🙂
@Biraz Şöyle Biraz Böyle Biz de Woody Allen sinema günleri kapsamında yavaş yavaş izlemeye çalışıyoruz. Dediğiniz gibi hepsinde ayrı ayrı sevdiğim noktalar var benim de. Ben de izlemediğim bir filmini izleyeyim o zaman hemen. :))