It’s a Wonderful Life / 6.5

“Dünya, büyük bir tiyatro sahnesi gibidir. Herkes bu sahnede rolünü oynar, rolü bitince de bu sahneyi terk eder.” Shakespeare

1946 yapımı, 3 Oscar kazanmış Frank Capra‘nın yönetmenliğini üstlendiği “It’s a Wonderful Life” filmini seyrettikten sonra aklıma Shakespeare‘in bu ünlü sözü geldi. Yaşamda gerçekten de herkesin bir rolü, bir amacı var. Roller büyük ya da küçük her birimiz diğerinin hayatını o ya da bu şekilde etkiliyoruz.

En zor ve çaresiz zamanlarda bile “Keşke ben doğmasaydım” demenin ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor film bize, ve her zaman bir umut olduğunu…

Peki bitik durumda olduğunuz ve intiharın eşiğine geldiğiniz anda bir cennetten bir melek gelip sizin bu gerçekleri görmenize yardım etse? Bu bile benim filmi sevmemi sağlayamaz. 🙂 Beğenmedim ne yapayım zorla mı!

James Stewart (George Bailey) bu role olmamış be hacı. Filmi izlerken kusura bakmayın ama adamın ağzının ortasına bir tane çakasım geldi. Arkandan atlı mı kovalıyor, tane tane konuş be birader! 21 ve 28 yaşındaki hallerini görüyoruz filmde ancak ikisinde de Stewart en az 40 yaşında biri gibi.

Kötü adamı süper bir şekilde canlandıran Lionel Barrymore (Henry F. Potter) ile sonlara yakın bir sahnesi ise size Yaşar Usta‘yı hatırlatacağını garanti edebilirim.

Donna Reed‘e (Marry Hatch) ise lafım yok. Ne bir eksik ne bir fazla su gibi oynamış.

It’s a Wonderful Life IMDb Puanı: 8.6 Benim Puanım: 6.5

(Not: Ölmeden Önce İzlenmesi Gereken Filmler listesine göz atmayı unutmayın.)