Her yıl insanlar köprüden yürüyerek geçerler ve ben onları televizyondan izler, seneye kesin ben de katılacağım deyip yine katılmazdım. Ta ki Vodafone 37. İstanbul Maratonu‘na kadar… Bu sene maratona annem, teyzem ve ben muhteşem üçlü olarak katıldık ama seneye 10K koşup madalya almayı da kafaya koyduk.
Bundan bir ay önce kadar “İstanbul’da Ölmeden Önce Yapılacaklar Listesi”nde neler varmış, ne yapayım diye bakarken gözüme maraton maddesi takıldı ve hemen şimşekler çaktı tabii: Aa maraton var! Her sene olduğu gibi kayıtları bu sene de kaçırdık diye düşünürken bir de baktım ki evet kaçırmışız. Kaçırmadık dememi bekliyordunuz ama son ana bırakıp kaçırmak benim bünyemde var. 10K, 15K koşu kayıtları zaten çok önceden yapılıyormuş ama Halk Yürüyüşü‘ne katılmak için hiç de geç değil. Onun için de numara gerekir mi gerekmez mi diye bayağı bir araştırdım. Mutlaka gerekiyor numarasızları almıyorlar diyenler olduğu gibi, numaraya bakan bile yok diyenler de vardı. Ama ben hatıra olsun mantığıyla numarasız çıkmam dedim ve fellik fellik numara aradım.
Mecidiyeköy, Eminönü derken numaraların bittiğini ama Ataköy’deki Aslı Çakır Alptekin Atletizm Salonu‘ndaki Maraton Fuarı‘nda hâlâ numara verildiğini öğrenmemle metrobüse atlamam bir oldu. Numara aşkına Göktürk’ten Ataköy’e gidiyorum düşünün. Onca yolu gittikten sonra Vodafone standındaki görevli sağ olsun “Numara bitti,” demesin mi? Uzak yoldan geliyorum yapın bir güzellik dememe rağmen bir şey yapamadılar ama yarın mutlaka gelecek dedikleri için ben ne yaptım, bir gün sonra tekrar Ataköy’e gittim. O numara alınacak! Ancak… Tekrar gittiğimde aynı görevli bana ne dedi, “Numara bitti, 1-2 saat buralarda oyalanırsanız yeni numara gelecek”. Tamam ya oyalanırım ne olacak, zaten evim şurası. Sinirlenince iyice saçmalayan birine dönüşüyorum. Sonuçta bir 10 dakika falan sonra annem, benim ve teyzem için numara almayı başardım. Bu kadar olaydan sonra bir bilgi vereyim, seneye yürüyüşüne katılmayı düşünüyorsanız eğer numara gerekmiyor.
Halk Yürüyüşünden Kısa Kısa…
* Halk yürüyüşü toplamda 8 kilometre sürüyor. Ancak 8 kilometrelik yol insanı iki katı mesafe yürümüş kadar yoruyor. Misal biz Belgrad Ormanı’ndaki 6 km’yi iki kere rahat yürüyoruz ama burada hem kalabalık hem de yer yer durduğunuzdan fazlasıyla yoruluyorsunuz.
Köprüden yürüyerek geçmenin keyfi bir başka ama sabah mahmurluğuyla ben pek o havayı yaşayamadım sanırım. Kabalıktandır diyerek konuyu kapatıyorum.
Köprüden yürüyerek geçmenin keyfi bir başka ama sabah mahmurluğuyla ben pek o havayı yaşayamadım sanırım. Kabalıktandır diyerek konuyu kapatıyorum.
* İnsan yürüyüşte koşmayacaksa eğer istediğini giyer ama yürüyüş bile olsa az yol yürünmüyor ki arkadaş! Çok affedersiniz ama o pantolonlar bir yerlerinize yapışmadı mı? Kösele ayakkabı giymek nedir? Yürüyüşe sevgilinle geldin de ona mı hava atıyorsun? Gömlek, hatta kazak?
* Arkalara kalmayayım diyorsanız eğer erken kalkın gidin demek isterdim ama demiyorum zira arkada da olsanız önde de olsanız o kalabalığı ve keşmekeşi mutlaka çekeceksiniz. Normalde metrobüse binerken bile kalabalıktan ve beklemekten deliren bir insanım, yüzlerce metrobüslük insanın olduğu bir yere gittiğinizi düşünün bana hak vereceksiniz.
* Selfie çubuğunu iyice benimsemişiz. Hatta abartarak söyleyeyim olmayan bir ben vardım sanırım. Çubuklu olanlara yönelen meraklı gözler artık olmayanlara kaymış durumda.
* Su almadık, karnım acıkırsa ne olur diye düşünmeyin. Yürüyüş boyunca hepsinden fazlasıyla mevcut. Köprü çıkışında köfte ekmek satanları gördü bu gözler. Nar suyu sıkanlar, kağıt helvacılar…
* Altunizade Köprüsü‘nden başlayıp, Dolmabahçe’de biten yürüyüş sonunda numaralarınızı kaşeletiyorsunuz ve daha sonra belirlenen yerlerden tişört, madalya ve sertifikalarınızı alıyorsunuz. Yine Dolmabahçe’de konser vb. etkinlikler vardı. Maratonda madalya alan atletlerle fotoğraf vs. çektirebiliyordunuz.
Sonuçta, Vodafone 37. İstanbul Maratonu‘na katılmak benim için uzun zamandır istediğim farklı bir deneyimdi. Seneye bekle beni 10 kilometre koşusu! Yürüyüş videosunu da izlemeyi unutmayın sakın.
E numaran yoksa ama tişört, madalya falan alamazsın. Doğru mu anladım?
Kalabalık beni yorar. Bu sene burdaki koşuya bizim oğlan katıldı, 5K koştu. Seneye benim de hedefim en azından burdakine katılmak. İstanbul başka tabii. Ama bizimkinin de ismi güzel: I run (Eker sponsor olunca isminin ayran olması kaçınılmazdı:))
Pantolonla nasıl koşulur gerçekten, anlamak zor.
Bravo, yapılacaklara bir çizgi daha çektin:) Tebrikler:)
Vallahi iyi yapmışsın!