![]() |
Kısa günün karı. |
Bu yıl 30.’su düzenlenen İstanbul Kitap Fuarı’na ne zamandır gitmek istiyordum. (Ne zamandır dediğim zaten fuar geçen Cumartesi günü açıldı.) Babam da sağ olsun beni kırmadı dün gitme şansına eriştik. Fuar sonrası şuna karar verdim: Evimin önünden fuarın kapısına metro yapılmadıkça bir daha da Davos’a gelmem hikayesi gibi fuara adımımı atmayacağım.
Geçen sene her türlü toplu taşıma aracını kullanarak bu dağ başına gelmeyi başarmıştım. Bu sene babam bana iyilik yaptı beraber gittik. Yolculuğumuz sabah saat 10’da başladı. Yolculuk sürerken ben önde uyumuşum. Gözümü açtım hala yoldayız. Sanırsınız Ankara’ya Anıtkabir’e ziyarete gidiyoruz. Uzun bir yolculuk ve daha gelmedik mi nidalarından sonra saat 11.30’ta fuara varabildik. Arabayla 1.30 saat sürdü. Aynı yolu toplu taşımayla gelmeye kalksaydım, önce 20 dakika otobüs bekleyip 1 saatte Mecidiyeköy’e gidecektim. Sonra Mecidiyeköy’den 1-1.30 saatte metrobüsle Avcılar’a gidecektim ve oradan da ne zaman kalkacağını bilmediğim fuar servislerine binerek fuara gidecektim. Alacağım kitapların ağırlığı ve akşam dönüş trafiğinden bahsetmiyorum bile.
Neyse fuara girdik. Öğrenciler ücretsiz, diğer ziyaretçilerinden 5 TL alınıyor. Girer girmez babamla anaokulu çocuklarının saldırısına uğradık. Zaten fuara girdiğinizde bir fuara geldiğiniz hissi yerine İstanbul’daki tüm çocuklara ücretsiz bir eğlence parkında olduğunuz hissine kapılıyorsunuz. Kapıdan girdikten sonra içimden ‘Ulan bunca yolu bunun için mi geldin, her sene bir daha gelmeyeceğim diyorsun gene geliyorsun!’ dedim ne yalan söyleyeyim. Fuar, hafta içi olduğundan çok kalabalık değildi. Ama çoluk çocuk doluydu. Benim önerim çocuklara ayrı giriş saati uygulaması başlatsınlar. Çocuk sevmiyor değilim sadece bu kadar çocuğu bir arada sevmiyorum. Stantların arasında dolaşırken ilginizi çeken bir kitabı gördünüz ve incelemek istediniz, hemen o kitabı yere bırakın ve oradan uzaklaşın. Çünkü bir grup çocuk, sınıfça öğretmenleriyle birlikte toplu olarak oraya yaklaşmakta ve aradan 5 dakika geçtikten sonra ‘Abla bu kaçaaaa!’, ‘İndirim yap be abiiii!’, ‘Öğretmenim Recep saçımı çekiyoooor!’ ya da ‘Çocuklaarrr aranızda kitap almak isteyen var mııııı?’ gibi ‘Çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü özür dileriz’ tabelası asılması zorunlu olan ‘bağırtılar’ duyacaksınız.
Sakinleştiniz ve gezmeye devam ediyorsunuz. Sevdiğiniz yazarın kitaplarını indirimli almanın verdiği haz ile önceki siniriniz artık tamamen yatıştı. Aradan biraz zaman geçti ve bir standa yaklaştınız, kitap alacaksınız ama bir konu hakkında soru sormak istiyorsunuz. Soramazsınız çünkü görevli transa geçmiş bir şekilde kitap okuyor. Standı boşaltsanız ruhu duymayacak. Arkadaş oraya seni kitap oku diye koymadılar, önünde duran kitapları sat diye koydular! Adamı görünce kitap alacağınız olsa bile vazgeçiyorsunuz. Gelelim ünlü yazarların fuarda imza vermesine. Efendim fuarda 2.30 saat geçirmemize rağmen ismini cismini duymadığım birkaç yazar hariç hiçbir yazara rastlamadım. Şimdi diyeceksiniz ki yazar imza günü listeleri var onlara bakıp da gitseydin. Baktım ama her istediğim yazardan imza almak için aynı yolu 80 kere gidip gelemem, kusura bakmayın. “Ayşe Kulin 17 Kasım’da, Zülfü Livaneli 19 Kasım’da gelecekmiş.” “Dert ettiğin şeye bak her iki günde de gelir imzalatırız kitabımızı. Zaten evimiz hemen şu köşeyi dönünce sağda!!!” Hem imza alsam nolur almasam nolur. Bir de imza aldığı insanlarla resim çektirmeye çalışanlar var. Resim çektirip elaleme hava mı atacaksın, yoksa çerçeveletip odana mı asacaksın? Onunla uğraşacağına iki kelam et de belki bir iki şey kaparsın!
Kısacası fuarın adı Sofya Kitap Fuarı olarak değiştirilmelidir. İmza toplayıp bir an önce bunu hayata geçirebileceğimizi düşünüyorum. Zira fuara yaklaştıkça hayal meyal Bulgarca tabelalar görür gibi oldum. Kitaplar ve fuarlar iyi olsa da İstanbul Kitap Fuarı o kadar da matah bir yer değildir. Gidin görün kendiniz karar verin. Tabi gidebilmeyi başarabilirseniz!
Güven
Kitap fuarına ulaşım zorluğunu anlatmışsınız, bende gittim mecidiyeköyden metrobüs ile avcılarda inip oradan ücretsiz tüyap servisine binmiştim. Kolay oldu benim için, ama fuara gitmeye de değdi..