İngilizce öyle bir dil ki, sular seller gibi konuşuyorum diyenlerin bile korkulu rüyası. Eğitim sistemimiz bir yana, kendine güvensizliğimiz diğer bir yana çok istesek de bir türlü tam istediğimiz seviyede öğrenemiyoruz şu uluslararası baş belasını. Sorsan herkes biliyor ama konuşmaya gelince tıkanıyoruz nedense.
İngilizce öğrenmek hatta dil öğrenmek aslında kolay ama biz nedense hep zor yolları seçtiğimizden bir süre sonra öğrenmekten sıkılır hale geliyoruz. İlköğretim hayatında İngilizce öğretmeni sürekli değişenler parmak kaldırsın? Zaten doğru düzgün bir sistemimiz olmadığından aslında nasıl öğrenileceğini bilmiyoruz. Sonunda tamamen İngilizce öğrenmek diye bir durum söz konusu değil tabii, insanın sürekli kendini geliştirmesi gerekiyor. Türkçede bile bazen ilk kez duyduğunuz kelimeler karşınıza çıkmıyor mu? Bu arada herkes İngilizce biliyor, ok.
İngilizceyi biliyorsunuz tamam ama belki yeni başlayanlar vardır ya da İngilizcesini geliştirmek isteyenler olur diye birkaç öneri vereyim. Sanırsınız İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu adamım, İngilizcede seviye atlamışım da millete tavsiye veriyorum.
İngilizce Öğrenmek İsteyenlere Tavsiyeler
* Yeni kelimelere hoş geldiniz. Sözlük önemli ama zırt pırt bakarsanız dil öğrenmekten soğursunuz ve İngilizceye bolca küfür edersiniz. Kelimeleri hafızamızda tutacak, kolay hatırlanacak kendinize göre öğrenme yolları geliştirmeniz lazım. Örneğin “potter”, “çömlekçi” anlamına gelmekte. Harry Potter‘ı çömlekçi olarak hayal ederseniz eğer potter kelimesini hatırlamanız kolaylaşacaktır. Bu örnekteki gibi kelimelerle kendi hayatınız arasında bağ kurarak öğrenmeyi deneyin derim.
* İngilizce kitap okuyun. Gidip de en zorundan başlayın demiyorum ama ne bulursanız okuyun. İngilizceye yeni başlıyorsanız dilde bir çocuksunuz demektir. Bu nedenle çocuk kitapları sizin en büyük yardımcınız olacaktır. Kazık kadar halimle çocuk kitabı mı okuyacağım derseniz dil öğrenmeyi hemen bırakın. Seviye olarak daha zor olan kitaplarda ise anlamını bilmediğiniz bir kelimeyle karşılaştığınızda hemen sözlüğe bakmayın. O kelimeyi not edip, bölüm sonunda anlamına bakın.
* Şarkı ezberleyin! İlk etapta sevdiğiniz iki üç İngilizce şarkıyı ezberleyin. Ezberlediğiniz şarkıyı tekrar etmek hem dile yatkınlık kazandıracak hem de telaffuz becerinizi geliştirecektir.
* Film, dizi seyredin ama ilk başlarda İngilizce alt yazılı olarak seyredin ki kaçırdığınız yerlerde neler dediklerini anlayabilesiniz. Her dediklerini anlıyorum derseniz eğer, alt yazıları kapatıp izleyin. TED‘in sitesinde birçok konuda yapılan konuşmalar var. Onları mutlaka alt yazılı olarak seyredin.
* Film, dizi seyredin ama ilk başlarda İngilizce alt yazılı olarak seyredin ki kaçırdığınız yerlerde neler dediklerini anlayabilesiniz. Her dediklerini anlıyorum derseniz eğer, alt yazıları kapatıp izleyin. TED‘in sitesinde birçok konuda yapılan konuşmalar var. Onları mutlaka alt yazılı olarak seyredin.
* Voscreen: İngilizceyi eğlenerek öğreten güzel bir iş. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan birçok konuşma kalıbı ile aşina olmuş olacaksınız.
* Memrise! Bu uygulamayı telefonunuza mutlaka indirin. Akıllı telefonunuz yoksa bile bilgisayar başından çalışma imkanınız var. Sadece İngilizce değil başka konularda da kendinizi geliştirebilirsiniz.
* Fırsatınız varsa yurt dışına gidin. İlk İngiltere‘ye gittiğimde belirli bir seviyede İngilizce biliyordum; hattta lisede hazırlık bile okumuştum ama direkt İngilizcenin kaynağına düşünce insan sudan çıkmış balığa dönüyor; yüzünüze tokat yemiş gibi oluyorsunuz. İşte İngilizce öğrenmek için de böyle bir tokata ihtiyaç var. Yeri gelsin yanlış yapın, yeri gelsin söylemek istediğiniz kelimeyi hatırlayamayın ama mutlaka kendinizi böyle bir bocalamanın içinde bulun. Kim gidecek İngiltere’ye, para yok, pul yok zaten vize de vermezler derseniz eğer Sultanahmet’e gidin. Turistler bizim Türkler gibi olmadığından sizin konuşma çabalarınıza karşılık verecektir. Olmadı Kapalıçarşı’da bir-iki ay çalışın.
* İngilizce haber sitelerini takip edin. BBC bu iş için biçilmiş kaftan. Hatta sitede İngilizce öğretmeye amaçlı ayrı bir bölüm bulunmakta.
* İngilizce yazılmış olan blogları takip edebilirsiniz. Kendi ilgi alanınıza göre bir blog seçin ve onu düzenli olarak takip edin. Hatta blog yazılarına yorumlar yapın ki olay etkileşimli bir hale dönüşsün.
* İngilizcenizi test etme amaçlı IELTS vb. bir sınava girecekseniz eğer IELTS Tavsiyeleri yazıma da bakmanızı öneririm. Ben kısa bir çalışmayla ortalama 7.0 almıştım.
güzel tavsiyeler, düzenli ve azimli yapılırsa gayet öğrenilebilir 😉
Güven merhaba;
Birkaç sorum olacak:
1)İELTS’e hazırlık aşamasında mı İngiltere’ye gittin?
2)Lise hazırlık dışında ingilizce eğitim geçmişini merak ediyorum.
3)İngiltere’ye gitmeden IELTS sınavında başarı sağlanabilir mi?
4)Sınava çalışmak için ne kadar bir süre gerekiyor?
Şimdiden teşekkür ederim.
Emrah.
Selam,
1)Hayır, birkaç sene önce gitmiştim.
2)Eğitim hayatını saymazsak, İstanbul’da iki ay İngilizce kursuna gitmiştim ama faydası olduğunu söyleyemem.
3)Tabii ki. İstikrarlı bir çalışmayla istenilen sonuç alınabilir. Çünkü belirli bir kalıplar var ve onlara uyulduğu sürece bir sorun yok.
4)Kişinin dil beceresine göre değişir tabii. Eğer Upper Intermediate seviyesinde biriyse en az iki-üç hafta gerekli. Gerçi bu seviyede olanlar bile beklenenden düşük puanlar alabiliyor. Dediğim gibi Writing’de belirli kalıplara uyarak yazmak, Speaking’de değişik kelimelerle konuşmayı süslemek önemli unsurlar. Bunların pratiği için belirli bir zaman gerekli. Onun dışında Reading için kelime çalışayım derseniz gereksiz bir çaba olur. Zira saçma sapan kelimeler de çıkabiliyor. Önemli olan parçanın genelini anlamak. Çıkan sınavlar üzerinden giderek çalışmanın daha yararlı olacağı düşüncesindeyim.