Hundertwasser Evi, şehrin turist uğramayan bölgesine nasıl turist çekilir ve kentsel dönüşüm nasıl yapılırın en güzel örneği aslında.Viyana‘da bulunan ve tasarımı Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser tarafından yapılan bu ev aslında bir apartman. Yapıyı ilk gördüğümde ilk olarak aklıma Barselona‘daki Casa Mila geldi. Barselona’ya gidenler daha iyi bilirler, Hundertwasser Evi, Casa Milà’nın yapısı ve Park Güell’in renklerinin bir sentezi gibi adeta. Yani sanatçımız, Antoni Gaudí’den fena etkilenmişe benziyor.
Hundertwasser Evi, 1983-1985 yılları arasında tamamlanmış ve 17 Şubat 1986’ta da oturacak olanlara sunulmuş. Yani burada öyle şehrin zenginleri vs. değil düşük gelirli kişiler oturuyor. İlk başlarda pek de ziyaretçisi olmayan ev uluslararası basında yer alınca ziyaretçi sayısı milyonlara ulaşmış.
Apartmanda toplamda 52 daire ve 4 ofis bulunuyor. Bu dairelerin hepsi de farklı alanlara sahip. Ek olarak yer alan 16 özel teras ve 3 ortak terasta ise mangal keyfi yapmak mümkün. Fotoğraflardan da göreceğiniz üzere apartmandan ağaçlar fışkırmakta. Ağaçlandırma için 900 ton toprak kullanılmış ve toplamda 250 ağaç ve çalılık bulunuyor. Bunun nedeni ise Hundertwasser’ın doğayla uyumlu bir mimari yapılabileceğini herkese göstermek istemiş olması.
“Every window has a right to exist in its own right. Some people say that houses consist of walls. I say houses consist of windows.” Friedensreich Hundertwasser
Sürekli Hundertwasser’dan söz ediyoruz ama aslında yapının mimarları Profesör Joseph Krawina ve Peter Pelikan. Aynı zamanda ilginç bir bilgi olarak; Hundertwasser tasarımı karşılığı hiçbir ödeme almamış. Çünkü ona göre bu alanda çirkin bir yapı yükselmesi yerine hiç para almadan düzgün bir yapı yükselmesi daha iyi bir durummuş. Her şey para değil anlayacağınız.
Friedensreich Hundertwasser Kimdir?
Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser‘ın gerçek adı aslında Friedrich Stowasser ve kendisi bir ressam. Daha sonra nasıl olduysa 1950’lerin başından itibaren mimariye ilgi duymaya başlamış ve mimari ile ilgili ne varsa alıp okumuş, hatta makaleler, bildiriler yazmış. 1948’de Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’nde 4 ay okuyan Hundertwasser’ın bu denli tanınması 1962 Venedik Bienali ile gerçekleşmiş. Bana ilginç gelen bir bilgiyi de paylaşayım sizinle; kendisi Avusturya’nın Avrupa Birliği’ne katılmasına da şiddetle karşı çıkmış birisi.
Hundertwasser Evi‘nin önünde bulunan çeşme de oldukça ilginç. Fotoğrafta gördüğünüz üzere, yol çeşmenin içine girmiş ya da çeşme taşmış, yol akmış gibi saçma bir yorum da yapabilirsiniz.
İlk bakışta fark edememiştim, çeşmenin içinde burçların sembolleri yer alıyor. Akan su nedeniyle tam çekemedim, umarım görülebiliyordur.
Hundertwasser Village
Hundertwasser Evi’nin tam karşısında, içinde hediyelik eşya dükkanları, kafe ve yine ev gibi farklı bir tasarıma sahip bir de tuvalet yer alan Hunderwasser Village yer alıyor.
Buradaki hediyelik eşya dükkanlarından da bir şey almanızı tavsiye etmem. Zira gereksiz pahalı.
Ben tuvaletin içine girmedim. Babamla kardeşim gitmişler, iş üstündeyken de babam fotoğraf çekmeyi ihmal etmemiş. Tuvaletin içini görmeniz açısından kardeşimden izinsiz olarak fotoğraflarını burada paylaşıyorum. Biliyorum ki bana kızmayacaktır.
Çok farklı ya da çok eksantrik bir havası yok ama yine de normal tuvaletlerden değişik olduğu için ilgi çekici bir hâl alıyor tabii. Bu arada camlar özellikli kırık, yani sonradan kırılma gibi bir durum yok.
Hundertwasser Evi, Avusturya’ya gelindiğinde mutlaka ziyaret edilen yapılardan biri konumunda. Yalnızca yeniden inşa edilen bir ev ile bu kadar ziyaret çekebilme imkanı varken biz olan evlerimizi düzgün restore edip pazarlayabilsek neler olur bir düşünsenize…
evi mi desem, tuvaletlerini mi, kaldırımsal çeşmesini mi 😀 başlı başına rüya gibi bir yermiş burası yahu harika 🙂
bende yillar önce Almanya icinde dolanirken bir Hundertwasser istasyonuna denk gelmistim. Cok güzeldi. Ulzen istasyonu.
Mükemmel bir gezi postu daha özlettin kendini Güven abi 🙂
Bende gıtmıstım cok güzeldı 🙂
@Ebru Tekdüze binalar yerine tüm yapılar böyle olsa keşke, değil mi ama? :))
@Ahu Kader Haberim yoktu dediğin yerden. İnternetten baktım, güzelmiş gerçekten. Tuvaletlerini aynı tarzda tasarlamış.
@Buse Soysal Teşekkürler, ben de özledim valla buraları, sizleri. :))
@Prensesin Masalı Türkiye'de de böyle yapılar görebilsek keşke… İnsan imreniyor. 😀
Hundertwasser'i 20.YY. Avrupa Mimarisi dersinde görmüştük, o aklıma geldi. Binalarını görmek kısmet olmadı ama:)
Vayy.. ne güzel bir yer. Görmekten ziyade yaşamak lazım. 🙂
Mühendisliğini, dayanıklığını bilmem ama gerçekten estetik…
@sezer eser perker Gaudi'nin çakması işte. 😀 Adam ressamken mimariye hallenmiş, oradan buradan araklamış 😀 (BÜYÜK KONUŞTU).
@Uyuşuk Hayalperest İçleri o kadar güzel değilmiş sanırım, görenlerin yalancısıyım.
@üzeyir karahasanoğlu Güzel bence de, Türkiye'de neden yok böyle yapılar? :(( :))
zaten tam fotoğraf çekilecek yerlermiş ve sen de yakalayıp güzel anlatmışsın:)
@rahat yazar Teşekkürler, vakit olsa daha çok çekecektim aslında. :)))