Halıların bizim kültürümüzde önemli bir yeri var biliyorsunuz. Ziyarete gittiğimiz evlerin salonunda yere halı serilmemişse fazlasıyla yadırgar, hatta bununla da yetinmez diğer odalar, koridorlara bile bir şeyler sersen daha iyi olur tekliflerinde bulunuruz. Ancak halı ve kilimlere olan bu ilgi ve alakamız ya da özenimiz zamanla azalıyor gibi. Halı Müzesi de yavaş yavaş unutulan bu değeri hatırlatmak istercesine sergilenen birbirinden değerli halılarıyla ziyaretçilerini bekliyor.
Küçüklüğümden beri aslında yere serilen her şeye karşı merakım vardır benim. “Adam, halı, kilim fetişi çıktı Rıza Baba!” demeyin hemen. İkinci bir kardeşe 13 yaşımdan sonra sahip olduğumdan ve hayal dünyası geniş bir çocuk olarak, halıların, kilimlerin üzerlerindeki desenler çoğu çocuk gibi beni de başka dünyalara götürür, onlardan olmadık dünyalar yaratır, kâh arabalar, kâh legolarla bu dünyanın içine girip kendimi gerçek olandan uzaklaştırırdım. Akraba ve komşuluk ilişkilerini önemseyen bir ailede büyüdüğümden sık sık götürüldüğüm misafirlik adı altındaki bitmek bilmeyen çay ve dedikodu bombardımanlarından da yine halılar sayesinde hayatta kalmayı başardım denilebilir. Güven‘e kağıt kalem verin çizsin, ya da herhangi bir oyuncak (araba ilk tercihimdir her zaman) verin oyalansın.
Gittiğimiz evlerdeki halıların desensiz olmaları ise en büyük kâbuslarım arasındaydı. Ama ben yine de kendi kafamdan yollar, gezegen yüzeylerinden tutun yanardağ eteklerine kadar akla gelebilecek birçok farklı ve ilginç yeri o boş halının üzerinde oluşturmayı becerirdim. Sonları ortaya çıkan laminant parke yaptırma modasının büyüdüğüm dönemlere denk gelmesi ise benim için sevindirici bir durum olsa da o dönemin çocukları için hep üzüldüğüm bir şey olmuştur.
İşte, Topkapı Sarayı’ndan çıkmış Ayasofya’ya giderken kardeşime, “Aa bak burada Halı Müzesi varmış, haydi girelim!” demem üzerine girdiğimiz Halı Müzesi’ni de bu duygular ışığında gezdim. Üç galeriden oluşan müzenin “Beylikler Dönemi, Erken ve Klasik Osmanlı Dönemi Anadolu Halıları”nın sergilendiği ilk galerisinde Divriği Ulu Camii‘nden getirilen halılar karşıladı bizi.
İlk gördüğümüzde fazlasıyla şaşırdık tabii. Zira bir Sivaslı olarak memleketimden halı getirmişler hiç bize haber vermiyorlar olacak iş mi! Bu arada Divriği Ulu Camii‘ne gitmediyseniz mutlaka gidin derim, fazlasıyla görkemli ama değeri hâlâ anlaşılamamış yapılarımızdan sadece biri.
Koleksiyon arasından seçilen 46 adet halı ve seccade, kronolojik sırayla (14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar) ve desen gruplarına göre üç galeriye bölünmüş.
Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi, galeriler birbirinden bağımsız; diğer galeriye geçmek için önce dışarı çıkmak gerekiyor. Her galerinin girişi çift otomatik kapıyla korunmuş durumda. İkinci galeride “Osmanlı Dönemi Orta ve Doğu Anadolu halı ve halı seccadeler”, üçüncü galeride ise “Osmanlı Dönemi büyük boyutlu Uşak halıları ve saf halı seccadeler” yer alıyor. Son galerideki halılar diğer galeridekilere nazaran daha büyük (bayağı büyük) oldukları için sona saklamaları iyi olmuş diye düşündük biz.
Halı Müzesi’nin Tarihçesi
Aslında Halı Müzesi, ilk olarak 1979 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Sultanahmet Camii Hünkâr Kasrı‘nda ziyaret açılmış ancak daha sonra 2006-2007 yıllarında Ayasofya İmareti restore edilmiş ve 2013 yılında da Vakıflar Halı Müzesi adıyla müze tekrar burada ziyarete açılmış.
İmaret; bilmeyenler için fakirlerin, medrese talebelerinin, yolcu ve misafirlerin günlük yiyecek ihtiyacını karşılamak üzere inşa edilmiş vakıf müesseseler anlamına gelmekte. Ayasofya İmareti, dönemin padişahı I. Mahmut tarafından Hicri 1152 (Miladi 1742-1743) tarihinde Ayasofya‘nın kuzeydoğu tarafına inşa edilmiştir. Yemekhane (me’kel), mutfak (aşhane), fırın (fodlahane) olmak üzere üç bölümden ibaret olan İmaret, taş ve tuğla ile almaşık duvar tekniğinde inşa edilmiştir. Batıya doğru uzanan ince uzun mekân yemekhane, onu takip eden diğer iki mekân ise mutfak ve fırın bölümleridir. Bu bölümlere giriş, avluya açılan kapılardan sağlanır. Kaynak
Halı Müzesi Ziyaret Bilgileri
Halı Müzesi Giriş Ücretleri: Yetişkin 10 TL, Öğrenci 1 TL. Müzekart geçerli değil.
Ziyaret Gün ve Saatleri: Pazartesi günleri hariç her gün ziyarete açık.
Kış Sezonu 26 Ekim-15 Nisan saat 09:00-16:00
Yaz Sezonu 15 Nisan- 26 Ekim saat 09:00-18:00
Halı Müzesi Nerede?
Halı Müzesi, içinden geçtiğinizde sizi yüzlerce yıl önceye götüren Soğukçeşme Sokağı‘nın başında yer alıyor. Topkapı Sarayı’nın Bâb-ı Hümâyun kapısının ya da başka bir deyişle ön girişinin çaprazında, III. Ahmet Çeşmesi‘nin karşısında, Ayasofya’nın ise tam dibinde bulunan müze anlayacağınız oldukça merkezi bir konumda.
Adres: Cankurtaran Mah. Babı Hümayun Caddesi Soğukçeşme sok. Fatih / İstanbul
Tel.: 0(212) 512 69 93 | http://www.halimuzesi.com/
"Adam, halı, kilim fetişi çıktı Rıza Baba!"
Şaka bir yana, neden haberim yok bu müzeden 🙁 Bir milyon kez oradan geçememe rağmen hem de. Neyse hemen notumu alıyorum. Telafi edeceğim Rıza Baba 🙂
😀 Ben de görünce çok şaşırdım. Dediğin gibi o kadar gidiyorum ama nedense gözden kaçmış demek ki. 😀 Bambaşka müzeler var.. Arka Sokaklar'da… :DD