Ana sayfa Türkiye Eskişehir Eskişehir: Modern Bir Anadolu Şehri

Eskişehir: Modern Bir Anadolu Şehri

862
19
Eskişehir, Türkiye’de görmek istediğim şehirler arasında üst sıralarda yer alıyordu. Herkesin öve öve bitiremediği bu şehir, gerçekten de anlatıldığı kadar güzel mi merak ediyordum.
Pazar sabahtan yola çıkıp, çoluk çocuk iki aile toplam 8 kişi, iki günde Eskişehir’i keşfetmeye çalıştık. Bana İstanbul’dan yol daha uzun sürer gibi gelmişti ama göz açıp kapayıncaya kadar şehre vardık. Gezdiğimiz yerleri anlatmadan önce şunu söyleyeyim; Eskişehir‘e gideceksiniz eğer Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri dışında bir günü tercih edin. Hafta sonları inanılmaz kalabalık oluyor (test ettik, onayladık); Pazartesi de zaten müzelerin çoğu, hatta dükkan ve restoranların bazıları kapalı. 
Ben daha önceden gidilecek yerlerin listesini hazırlamıştım. Ancak hem oteli görmek hem de harita vb. üzerinden farklı bilgiler alırız düşüncesiyle ilk olarak otele gittik. Kaldığımız Abacı Konak Otel birçok Odunpazarı evinin bir araya gelmesiyle oluşmuş fazlasıyla sevimli bir oteldi. Farklı renklerdeki Odunpazarı Evleri‘nin birinde konaklamak farklı bir duygu, deneyin derim.
Zeynep Özker, Cam Düzenleme, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi
Pazartesi günü müzeleri gezemeyiz düşüncesiyle ilk gün müzeleri gezip bitirelim istedik. İlk olarak otelin tam karşısında ve aynı yerde alan Çağdaş Cam Sanatları Müzesi ve Kent Belleği Müzesi‘ne uğradık. İki müzenin ortak ücreti tam 2, öğrenci 1 TL’ydi ama şimdi ne kadar bilmiyorum.
Kent Belleği Müzesi‘nde de Yıldız Moran’ın “Zamansız Fotoğraflar” sergisi vardı. Sergiyi gezerken Moran’a bir kez daha hayran oldum desem yeridir.

Sıradaki durağımız Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi oldu. Cam Müzesi’nin hemen yanındaki merdivenlerden Atatürk Bulvarı’na indiğinizde müze solunuzda kalıyor. Müzenin adını görünce “Belediye başkanına bak, müzeye kendi adını vermiş,” demeyin. Zira müzedeki heykeller Büyükerşen’in elinden çıkma. Atatürk başta olmak üzere, tarih sahnesindeki birçok kişi, siyasetçi ve ünlünün heykellerini yakından görme ve fotoğraf çektirme imkanınız var.Heykellerin bazıları ne yazık ki hiç benzememişti, ancak bazıları da tıpatıp aynısıydı. Biz gezerken müze oldukça kalabalıktı. Müzenin kalabalık olmasının şöyle bir dezavantajı var. Bir müddet sonra, bir anlık dalgınlıkla canlı insanları da heykel sanmaya başlıyorsunuz. Müzenin bazı bölümlerinde çeşitli kurumlara yardımcı olmak amacıyla fotoğraf çekimi ücretli hale getirilmiş. Biz topluca Atatürk’ün yanında fotoğraf çektirdik; annem ise Obama’yla yalnız çektirmeyi ihmal etmedi. Tek fotoğrafın bedeli ise 5 TL.

Odunpazarı Evleri‘nin renklerine bayıldım. Onlarla ilgili ayrı bir yayın hazırlamayı düşünüyorum.
Kurşunlu Camii‘ne gitmek üzere yola çıkmışken karşımıza Atlıhan Çarşısı çıktı.
Eskiden atların bağlandığı bu hanın içinde şimdilerde hediyelik eşya dükkanları bulunuyor. Ama fiyatlar el yakıyor desem yeridir. Beğendiğim lületaşından yapılmış bir at figürünü almaya niyetlendik. Annem de pazarlık yapar, alırız dedi. Ancak kadın 1500 TL deyince hepimizin gözler fal taşı gibi açıldı tabii. Aslında düşündüğünüzde verilen emek, lületaşının değeri gibi etmenler bu fiyatın oluşmasında etkili oluyor ama yine de pahalı geldi bana.
Hava sıcak olunca ve çocuklar yorulunca tekrar geri döndük ve soluklanma amaçlı Odunpazarı Şerbet Evi‘ne uğradık. Ben demirhindi şerbetini denedim ama denemez olaydım. Yarısını zor içebildim, pek beğenemedim doğrusu. Üstüne soğuk da değildi.  Bir dahaki sefere bici bici denemeyi düşünüyorum.
Güneş Kursu / Bronz / Erken Tunç Çağı III M.Ö. 2400-2200 Çorum-Alacahöyük
 
Şerbetlerimizi içtikten sonra Sazova Bilim, Kültür ve Sanat Parkı‘na yola koyulduk. Ancak yolda giderken Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi‘ni görünce hemen durmayı ihmal etmedik ama şakır şakır yağmur karşıladı bizi sağ olsun. Arabadan inip, müzeye girene kadar şemsiyemiz olmasına rağmen fena ıslandık. Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi, Türkiye’de özel sektör tarafından hayata geçirilen ilk müze olma özelliğini taşıyor. İnternette yaptığım araştırmalarda müzeyi herkes ballandıra ballandıra anlattığı için beklentim oldukça yüksekti. Ancak üzülerek söylüyorum ki benden geçer not alamadı. Müzekartın geçerli olduğu müzenin ücreti 5 TL.
Sazova Bilim, Kültür ve Sanat Parkı, Eskişehir’e turist çeken önemli merkezlerden biri konumunda. İstanbul’daki parklardan daha bakımlı ve yeşildi. Parkın içinde Masal Şatosu, Korsan Gemisi, Eskişehir Eti Sualtı Dünyası, Bilim Merkezi ve Sabancı Uzay Evi bulunuyor. Otopark ücreti 1 TL. Bizim ilk durağımız Hayvanat Bahçesi içinde yer alan Eskişehir Eti Sualtı Dünyası oldu. Hayvanat Bahçesi ise kapalıydı.
Piranalar
Eskişehir Eti Sualtı Dünyası, Florya’da yer alan İstanbul Akvaryum‘un minyatürü gibiydi ve oldukça kalabalıktı. Basık bir ortam olduğundan bir müddet sonra insan boğulduğunu hissediyor.

Kalabalık yüzünden Bilim Merkezi ve Sabancı Uzay Evi‘ne uğramadık. Çocuklar isteseydi girebilirdik ama zaten İstanbul Darüşşafaka’da yer alan Hayalden Gerçeğe Fatin Gökmen Planetaryumu‘na ve Bilim Merkezine gittikleri için gerek görmedik. Eskişehir’e hafta içi geldiğim bir gün ikisine de uğrayacağım mutlaka. Benim en sevdiğim nokta Bilim Merkezi‘nin dışına da insanların deneyerek öğrenebileceği deney alanları yerleştirmeleri oldu. Örneğin yukarıdaki fotoğraftaki deneyde düzeneğin diğer tarafına insanlar asılarak arabayı kaldırmaya çalışıyorlar.

Sazova Parkı‘nın içinde yer alan Masal Şatosu, Disneylanddeki Uyuyan Güzel Şatosu‘nu aratmayacak güzellikte. Şato içinde yaş gruplarına göre düzenlenen iki tura katılmak isterseniz bilet almanız gerekiyor. Biz turlara katılmadan şatonun içini gezip terasa çıktık sadece.
Park sonrası Odunpazarı’na geri dönüp Odunpazarı Şerbet Evi’nin yanında yer alan Arzu’nun Yeri‘nde mantı yedik. Annemle ben hayatımda ilk defa duyduğum mercimekli mantıyı denedik. Benim gibi et sevmeyenler için güzel ve farklı bir lezzetti.
Kurşunlu Camii

Kurşunlu Camii ve Külliyesi Külliyesi‘ne girmeden önce külliye önünde açılmış stantlardan kolye vb. eşyalar alabilirsiniz. Ancak bu stantlar bir tek hafta sonu kuruluyor sanırım. Caminin içine girip gezmeyi unutmam da büyük bir salaklıktı doğrusu.

Külliyenin içinde birçok bölüm var, ama ücretsiz gezilebilecek Lületaşı Müzesi‘ne mutlaka uğrayın derim. Müzenin tam karşısında da kitap ayraçları, kolye, magnetler, lületaşından yapılmış hediyelik eşya vb. ürünler satan birkaç dükkan bulunuyor. Külliye içinde sema gösterileri de yapılıyor. Ancak gösteri Pazar 12:30’daymış. Bilsek ilk buraya gelirdik sanırım. Siz bu durumu atlamayın sakın.

İki gündür uykusuz olduğumdan o gün duş alıp yattım ve yatış o yatış. Grubun kalanı akşam Porsuk Çayı‘nın etrafını gezmeye gitmiş, Papağan‘da çiğ börek yemiş, ancak hiç memnun kalmamışlar. Hem çiğ börek fazla yağlıymış, hem de mekan oldukça pismiş. Pazartesi sabah otelden ayrıldıktan sonra ilk olarak Şelale Park‘a gittik. Eskişehir’e gelirseniz mutlaka gidin dediğim parkta göreceksiniz ki tüm Eskişehir ayaklarınız altında. “Çimlere basabilir ve oturabilirsiniz” tabelaları da ince düşünülmüş bir ayrıntıydı.

Gondol Rezaleti

Porsuk Çayı‘nda gondola binmek Eskişehir’e gelen herkesin gerçekleştirmek istediği bir aktivite. Evet görünüşte çok güzel, Venedik gibi oldukça turist çeken bir uygulama gibi gözüküyor ama işin aslı hiç de öyle değil. “Keyfin bilir, ister bin ister binme ve bizde böyle arkadaşım, yersen” politikasıyla işletilen gondollar Eskişehir’in marka imajını düşürdüğü görüşündeyim.

Gittiğimizde tek bir gondol ve onu kullanan bir kişi vardı. Bir gondola en fazla dört kişi binebiliyor. Bizden önce üç grup bindi.; biz de sabırla sıranın bize gelmesini bekledik. Sıra tam bize gelmişken görevli kadın 15 dakika bekleyeceğimizi, gondolu kullanan görevlinin de tek kişi çalıştığı için yarım saat dinleneceği söyledi. O anda bizde şalterler attı tabii. Yarım saatten fazla zaten beklemişiz, bir de üstüne böyle bir şey duyunca kadını Porsuk Çayı’na fırlatıp atasım geldi. İşin daha da kötüsü kadın yanında oturan arkadaşıyla biz giderken bize bakıp kıs kıs gülüyordu. Siz siz olun Eskişehir’e giderseniz gondola binmeye bile kalkışmayın. Bu kadar gelişmiş bir şehre yakıştıramadığım bir uygulamaydı.

Arkadaşım Merve, hediyelik eşya alacaksanız Esnaf Sarayı‘na gidin, orada fiyatlar daha uygun demişti. Gittik ama biraz kalitesiz ürünlerin satıldığı bir yerdi. Zaten Eminönü’ndeki hanlar gibi bir hanın tek katında bu tarz hediyelik eşya satan dükkanlar vardı. Mutlaka gidin diyemiyorum.

Abdüsselam Balaban Kebap Salonu meşhur dediler, gitmeden uğradık. Her meşhur mekanda olduğu gibi burada da müşteriye ilgi biraz sınırlı düzeyde. Israrla iki tanesini sadece yoğurtlu istememize rağmen yukarıdaki fotoğraftaki gibi geldi. Eti yemedim ama köftesinin tadı güzeldi. Tabak, terayağı ve salçayla dolu olduğundan bitirmeye kalkmayın sakın, hık deyip gidersiniz. Bu yüzden bana biraz ağır geldi.

En son İstanbul’a dönmeden Odunpazarı taraflarını tekrar dolaşıp bir şeyler aldık. Met helvası meşhurmuş, ondan da aldık ama daha gezmediğimiz birçok yer kaldı haliyle (bana göre kaldı ama bizimkilere göre her yeri dolu dolu gezdik 🙂 ).

Umduğumdan daha yeşil, hareketli ve diğer Anadolu şehirlerinden farkı gözle görülür derece ortada olan Eskişehir‘i mutlaka tekrar ziyaret etmeyi düşünüyorum. Siz de fırsat yaratıp bu güzel şehri doya doya gezin derim.

19 YORUMLAR

  1. Nasıl özendim, nasıl "orada olsam şöyle fotoğraf çekerdim" diye hayallerle okudum bir bilsen, dalıp gittim resmen.
    Seyahat yazılarını her zaman bir parça kıskançlıkla okuyorum, umarım ben de bir gün gezebilirim Eskişehir'i
    Eğer gidersem de 2 saat bile bekletseler o gondola binmeden dönmem sanırım 🙂

  2. Eskişehir dendiğinde hep aklıma öğrenci şehri geliyor. Ankara’ya giderken otobüsün terminalinde mola verdiği bu şehri ben de çok merak ediyorum. Bursa’ya 1 saat uzaklıkta üstelik ama bir türlü niyeti içine giremedik. Önerilerinizi de dikkate alıp bir liste hazırladıktan sonra bir gezi planlayalım en iyisi.

  3. Üniversiteyi Eskişehir'de okudum. Istanbulun kalabalığından sonra Eskişehir dinlenme yeri gibi kalıyor. Ayrılmak zor gelmişti. Bir daha giderseniz Odunpazarı'nda mahhalle içinde gezmenizi tavsiye ederim.

  4. Ayrıntılar güzel, fotoğraflar güzel. Ellerine sağlık.
    Çibörek konusunda uzlaştık artık:)
    Sema gösterisine denk gelebildik biz. Ama sadece 12.30'da olduğunu bilmiyordum. Belli aralıklarla tekrarlanıyor zannediyordum. Yoksa yazardım muhakkak:( Zaten kalabalık olduğu için gösteri sırasında içeri girip çıkanlar yüzünden sinir olurdun:) Dediğin gibi hafta içi gitmek lazım Eskişehir'e. Hafta sonu müthiş kalabalık. Haller'e gitmediniz mi?

  5. Eskişehir o bölgedeki bir çok şehre benzemeyen tarih ile modernizmin bir arada yaşadığı çok hoş bir şehir. Öğrencilerden dolayı da çok dinamik bir yer. Güzel bir gezi olmuş. Gezmeyi sevenler için bir şehir bir kerede keşfedilmez malum 🙂 En kısa zamanda tekrarını dileyelim o zaman 🙂

  6. @Ponti Sokaklar vs. tam fotoğraflıktı gerçekten. Ben de kıskanıyorum valla gezi yazılarını okurken, ama her kitabın olduğu gibi her yerin de kendine has bir zamanı var diye düşünüyorum. Umarım o zaman çabuk gelir diyelim o zaman.:) Normalde ben de beklerdim de herkes kalkınca topluluğa uydum. 😀

    @SadeAnne Yakın olunca insan bir gün giderim diye düşünüyor ama o gün hiç gelmiyor nedense. İstanbul içinde de giderim dediğim o kadar çok yer var ki… Daha ayrıntılı yazılar yazacağım, bu tadımlık olsun. :))

    @acemi blogger Öğrenciler için biçilmiş kaftan gerçekten. Benim de var arkadaşlarım, onlar hep anlatıyordu şöyle güzel böyle güzel diye. Mahalle içi derken tam anlamadım. Sokak sokak gezdik valla. :))

  7. @sezer eser perker Çiğ börek yağlıymış gerçekten ashajhfasjfklsdjflk. 😀 Kapıda "Pazar 12.30 ama 12'de hazır olun" yazıyordu. Belki her gün için ayrı asıyorlardır, kim bilir. Kalabalık da cinnet geçirtecek cinsten. Hayır müzeler vs. zaten küçük, bir de kalabalık olunca hiç çekilmiyor.
    Haller'e gitmedik zira gitmek istemediler. Ben yalnız gidince uğrayacağım artık. 😀

    @Cihan Demir Yılmaz Büyükerşen sil baştan bir şehri ortaya çıkarmış. Öğrencilerin de katkısı büyük tabii. Eskişehir'e en fazla 3 gün yeter düşüncesindeyim. 😀

  8. Çok aydınlatıcı bir yazı olmuş teşekkürler =) Seneye haftasonları oyun izlemek için oradayım. Fazlasıyla başarılı bir şehir tiyatrosuna sahip.

  9. Eskişehir hakkında çok şey okudum son dönemde ve çok da fotoğraf gördüm.
    Gezip gördüğünün dışında şunu da belirteyim; Eskişehir`in öğrenci nüfus yoğunluğundan dolayı eğlence kültürü de geniştir. Hatta hep derim, Bursa`ya yılda bir uğrayan sanatçılar Eskişehir`e yılda birkaç kez uğrar. Bursa`da da üniversite var ama tüm şehre o hava yayılmadı ne yazık ki.
    Eleştiri konum şu olabilir: Şahsen ben çok kopyacılığı seven biri değilim. Yani gondol falan beni çok kasıyor işin doğrusu. Porsuk`ta gondol?? Ya da bu Disney bozuntusu yer. Beni hiç çekmiyor gerçekten. Müzeleri gezeyim, lületaşı o bölgeye ait zaten, Odunpazarı Evleri vs. beni bu çakma eğlence anlayışından daha çok çekiyor.

  10. Çiğbörek, (çibörekte olabilir aslında) Tatar lezzetidir. Yani bizim 😀 Eskişehirde de bildiğim çok Tatar varmış. Güzel bir lezzettir aslında. Pek severim. Gerçi ev dışında hiç yemişliğim yok ama olsun. 🙂
    Güzel bir gezinti olmuş, belli. 🙂

  11. Harika bir yazı olmuş 🙂
    Her yeri çok güzel anlatmışsın
    Gondola da binmeden dönülmez ki en güzel yeri için biraz daha ilgili davranmalılar aslında 🙂
    Gidip görmek şartmış umarım birgün diyorum 🙂

  12. @rebelsea Ben teşekkür ederim. 😉 Şehir tiyatrosu iyiymiş gerçekten ama daha çok salona ihtiyaç var sanırım. 🙂

    @Semi M.Eller

    Bursa'ya da nasip olur umarım diyelim. 😀

    Uyuyan Güzel Şatosu'nun kopyası, gondol vs. fazlasıyla iğreti duruyor, başka bir ülke aynısını yapsa, şehirdekiler kıyameti koparırdı ama vizyonu fazla geniş olmayan bizler için hiç yoktan iyi dedirtiyor. Yani kopya olmasına rağmen turist çektiği bir gerçek. Zira gondol nedir bilmeyen Anadolu insanına farklı ve ilginç geliyor. Şato konusunda da çocuklar Disney ile beyinleri yıkanarak büyüdükleri için en çok ilgi çeken şey bu tarz şatolar. Binbir Gece Masalları'ndaki saraylar gibi bir yer vb. yapılabilirdi tabii. Venedik'e gidip de gondola binmemiş biri olarak söyleyebilirim ki, aslında gondol değil kayık olsa da insanlar bu kadar ilgi gösterirdi bence. Amaç Porsuk Çayı'nda gezinti sonuçta. Yine de kopyacılık hoş değil, katılıyorum. 😉

    @Zaman sözleri Şimdiden iyi yolculuklar o zaman. Yazın sıcaklardan belki çekilmez bir yer olabilir. 😀

  13. @sezer eser perker Bence de, hatta orada bir muhallebici varmış, ona gidelim dedim istemediler. 😀

    @Uyuşuk Hayalperest Türk Dil Kurumu sözlüğünden baktım "çiğ börek" yazıyor. 😀 Tatar olduğunuzu yeni öğrendim, o zaman kesin bıkmışsınızdır çiğ börekten. 🙂 Ben denemedim ama merak ediyorum. 🙂 Güzeldi, Allah arttırır umarım. :DD

    @Seyma Tanis Çok teşekkürler!!
    Tekrar gidilir ne olacak, o zaman binilir, daha doğrusu binmeden önce kırk kere düşünülür. Tekrar gittiğimde mutlaka ilgili yerlere şikayet etmeyi düşünüyorum. Zaten 10 dakika bir şey sürüyor.
    Umarım fırsat olur da gidersin. 😉

  14. Eskişehir'de 5.yılıma gireceğim ve bir şerbetçi olduğunu yeni öğrendim. Hemen içmeliyim! 🙂 çok güzel anlatmışsınız. Resmen özledim! Okula gidip geldiğim halde şehirde hiç "okul" sıkıntısı sarmıyor beni. Okuldan çıktığım an şehrin güzelliğine kapılıp mutlu oluyorum 🙂

  15. @Feli Jo Nasıl yahu! 😀 Mutlaka gidin diyemem ama farklı bir yer tabii. Ben de normalde Anadolu Üni. kazanmıştım ama Marmara'yı tercih ettim. Şimdi bile gitse miydim acaba diye düşünür dururum. 🙂

Uyuşuk Hayalperest için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Please enter your comment!
Please enter your name here