Orada bir cami var uzakta, gitmesek de görmesek de o cami bizim camimizdir. Ramazan Bayramı’ndan hemen sonra ziyaret ettiğimiz Divriği Ulu Camii‘ne gitmek tamamen dayımın fikriydi. Sivaslıyım, Sivas‘a gidip geliyorum ama bu yaşımda Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası‘nı yeni ziyaret etme fırsatı buldum. Beni etkisi altında bırakan bu cami her ne kadar Dünya Miras Listesi’nde yer alsa da daha fazla ilgi ve korunmayı hak ediyor gibi.
Divirği Ulu Camii’nden Divriği manzarası.
Sivas‘ın bir ilçesi olan Divriği‘ne memleketim olan Gürün’den yolculuk pek zorlu geçti doğrusu. Aslında ikisi de Sivas’ın ilçeleri, il sınırını geçmedik ama Sivas’ın yüz ölçümünün büyüklüğü, yolların virajlı ve yer yer de bozuk olması nedeniyle git git bitmedi desem yeridir. Yine de uzun yol sonrası hedefe ulaşınca yol yorgunluğu uçup gidiyor (gören de arabayı sırtımda taşıdım sanır). Arabadan inince suratımıza vuran sıcak hava ile neye uğradığımızı şaşırıyoruz. Karasal iklimin yaşandığı bölgenin sıcağı adamı fena yakıyor, giderseniz sonbahar aylarını tercih etmenizi öneririm. Arabayı Divriği’nin girişindeki otoparka park ediyoruz ve fellik fellik Diviriği Ulu Camii‘ni arıyoruz.
Havanın sıcak olması sebebiyle her attığımız adımda biraz daha eridiğimizi hissediyoruz. Ama sonunda karşımıza çıkıyor yaklaşık olarak sekiz yüz yıllık şaheser. Cami bir tepe üzerine kurulduğundan ve biz arabayı aşağı park ettiğimizden dilimiz dışarıda sallana sallana tırmanmaya başlıyoruz. Divriği’ne gelirseniz Divriği Ulu Camii’ne kadar arabayla çıkabilirsiniz, yani bizim yaptığımızı sakın yapmayın.
Cami yolunda tırmanırken etrafın bakımsızlığı ve burası yurt dışında olsa adamlar neler yapar lafları havalarda uçuşuyor. Ben kafama geçen güneşin de etkisiyle “Barselona’da böyle dik yerler için adamlar yürüyen merdiven koymuşlar,” deyiveriyorum. Orada hediyelik eşya satan çocuk da bize “Lütfen gerekli yerlere yapının korunması, çevre düzenlemesi vb. konularda gördüğünüz eksikleri iletin; biz söylüyoruz ama yeterli olmuyor,” dedi. Daha fazla ilgiye ihtiyaç var!
Turan Melek Darüşşifası
Sonunda şahesere ulaşmayı başarıyoruz. Yapı, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Biz gezmeye Darüşşifa bölümünden başladık. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi Darüşşifa’nın “Taç Kapı” olarak adlandırılan giriş kapısı, caminin giriş kapısından daha güzel ve gösterişli (bana göre). Yüksekliği 14 metre olan kapının üzerinde yer alan kitabede “Fahrettin Behram Şah’ın kızı Melike Turan, Allah’ın affına muhtaç aciz kul, adaletli melike bu şifa yurdunun yapılışını 626 H/1228 M yılında emretti” yazmaktaymış.
Darüşşifanın içine girdiğinizde sizi QR Kodlar karşılıyor. Güzel bir uygulama ama yetmez!
Darüşşifa ya da diğer adıyla Turan Melek Darüşşifası‘nın insanı etkileyen bir atmosferi var. Zamanında ruh ve sinir hastalarının tedavisi için kurulan bu şifahaneye girdikten sonra bir sağda ve solda olmak üzere iki oda bulunuyor. Daha sonra ise karşınıza fotoğraftaki iç avlu çıkıyor. Bizim gittiğimiz zaman iç avluda fotoğraf sergisi vardı.
Yapının içerisinde yer alan süslemeler oldukça etkileyici. Ay, güneş ve yıldızları simgeleyen motifler oldukça fazla. Fotoğraf sergisi yapıldığını söylediğim avlunun tam ortasında bir de havuz bulunuyor. Bu bölümü görünce aklıma nedense “5. Element” filmindeki ateş, su, toprak, hava sahnesi geldi.
Darüşşifanın içinde bir de türbe bulunuyor. İçten kubbeli olan türbede Ahmet Şah, eşi ve ailesine ait olan on altı mezar bulunmakta. Çini ile kaplı olan mezarlar Ahmet Şah ve Turan Melek’e ait. Yapıyı yaptıran Turan Melek demiştim. İlginç bir bilgi olarak, Darüşşifanın yalnızca yaptırıcısı değil yönetici ve yönetimindeki kişiler de hep kadınlardan oluşmaktaymış.
Divriği Ulu Camii
Divriği Ulu Camii, Darüşşifanın hemen yanında yer alıyor ve Darüşşifaya bitişik konumda. Cami, tasavvufi İslam düşüncesinden etkilenerek inşa edilmiş. Duvarların oldukça sade olmasının nedeni tüm dikkatin kapılarda yoğunlaştırılmak istenmiş olması. Çünkü bilindiği gibi İslâm’da başlangıç oldukça önemli. Zaten son da başlangıcın içinde yer alıyor bir nevi. Darüşşifa Turan Melek tarafından yaptırılmıştı, Divriği Ulu Camii ise Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah tarafından 1228-1243 yılları arasında yaptırılmış. Yapının Baş Mimarı ise Ahlatlı Hürrem Şah.
Batı Kapı
Divriği Ulu Camii‘nin kuzey, batı ve doğu yönlerinde üç anıt kapısı bulunuyor. Ancak bu kapılardan sadece biri açık durumda. Açık olan Batı Kapı‘nın Gölgeli Kapı, Çarşı Kapı, Tekstil Kapı gibi isimleri bulunmakta. Orta kısmında göreceğiniz üzere tasavvufta Allah’ı temsil eden lale ve lale yaprakları bulunuyor.
“Üstad, mermer bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları öyle nakış bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır, kalem kırıktır.” Evliya Çelebi
Mengücek Beyliği’nin sembolü başı öne eğik şahin.
Divriği Ulu Camii ile ilgili olarak oldukça ilginç bir inanış var. İnanış demeyelim de yapılan bir benzetme var diyelim. Günün belirli bir zamanı Batı kapıda namaz kılan ve Kur’an okuyan bir insan silüeti şeklinde bir gölge oluşmaktaymış. Mayıs ile Eylül ayları arasında oluşan bu gölge ikindi namazından 45 dakika önce ortaya çıkıyormuş. Biz oradayken bir grubu gezdiren rehber, bir erkek bir de kadın silüetinden bahsetmişti. Genel inanış, bu gölgelerin tesadüf eseri değil de özellikle hesap edilerek yapılmış olduğu yönünde. Biz gölgenin çıkmasını beklemeden Divriği’den ayrıldık ne yazık ki. O yüzden ne kadar doğru bilemiyorum doğrusu.
Divriği Ulu Camii İçi
Divriği Ulu Camii’nin içi dışına göre oldukça sade yapılmış. Ancak yine de etkilenmemek mümkün değil.
Cami ile yaşıt olan minber abanoz ağacından yapılmış. Bugüne kadar gördüğüm ve beni etkileyen minberler arasında ilk beşe rahatlıkla gireceğini söyleyebilirim. Fotoğraftan güzelliği pek anlaşılmıyor, keşke biraz daha yakından, birkaç kare daha çekseydim.
Caminin köşesinde yer alan tek şerefeli taş minare 1565 yılında Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış.
Cennet Kapı
Darüşşifanın giriş kapısı olan “Taç Kapı” en beğendiğim kapı oldu demiştim, ta ki Cennet Kapı‘yı görene kadar… Kapıya Cennet Kapı denilmesinin nedeni üzerindeki tüm motiflerin cenneti tasvir etmesiymiş. İşin içinde cennet tasviri olunca ortaya böylesine muhteşem bir kapı çıkmış. Hayat ağaçları, laleler, gül ve bülbüler sıklıkla kullanılan motifler arasında.
Şah Kapısı
Doğuda bulunan kapının diğer adı Şah Kapısı. Osmanlı’da da bilindiği gibi yine aynı mantıkla Hünkâr Kapısı bulunmakta. Bu kapı bir insanın dik olarak geçmesinin mümkün olmadığı, insan boyundan daha küçük olan bir kapı. Bunun nedeni ise girerken eğilen Şahların sadece Allah’ın huzurunda eğileceğini ve insandaki kulluk bilincine vurgu yapmak olduğunu göstermekmiş.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası UNESCO Dünya Miras Listesi’nde
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, mimari üslubu, kültürel değeri, geleneksel taş işçiliği örnekleri gibi birçok nedenden dolayı 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmaya uygun görülmüş. Bu liste oldukça önemli çünkü Türkiye’den sadece 13 adet varlık listeye girmeye hak kazanmış.
Bu bilgiler bana yeterli gelmedi derseniz Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası için açılan siteye uğramanızı tavsiye ederim. Yapıyı ziyaret olanağınız yok ise site üzerinden 360 derece Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nı görme imkanınız bulunmakta.
Cennet kapı gerçekten en güzeli 🙂
Ben olsam o türbeye girmezdim yani fotoğraf bile yetti azıcık korkmama :))
Her zamanki gibi bol fotoğraflı çok güzel bir paylaşım olmuş 🙂
Şahane değil mi? En çok görmeyi istediğim eserlerden.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde olmasaymış ne olacakmış acaba? Gerçekten böylesi bir eser başka bir ülkede olsa gözleri gibi bakarlardı.
Güzel bir yazı olmuş, ellerine sağlık.
Ne kadar güzel yerler var da biz bilmiyoruz, dünya bilmiyor… Hepimizin çokça konuştuğu gibi yurtdışında bir taş bulsalar etrafını çevirip, temizleyip, ışıklandırıp koruyorlar ve ziyarete açıyorlar ama bizde hiçbir şey yok bu yönde… Çok üzücü…
Yazın ve fotoğrafların şahane olmuş, ellerine sağlık… Umarım bizim de yolumuz düşer bir gün böyle güzel bir yere 🙂
Bir Erzincan'li olarak topragim sayilirsin ve bu fotograflari görünce memleket hasreti giderdim. Icim acildi.
hiç incelememiştim,ancak bu tarz cami süslemeleri görmediğim vede bilmediğim bişey,
sayende ruhum sivas'ı görmelisin diyor,2 yıllık gezi planıma aldım,gidicem görücem bir de kangal alıcam:))
teşekkürler güven
harika oymalar , tam sanat eseri , dediğin gibi yurt dışında olsa , ah memlketim o günleri de görebilecek mi…?
@Ahu Kader Erzincan bayağı uzak bize. Ama ülkenin her yeri bizim sonuçta. 😀 Daha yazı gelecek mutlaka. :))
@Havva Peynirci Ben de çok şaşırdım ve hayran oldum. Çok farklı ve etkileyici taş işçiliği örnekleri var, mutlaka görülmeli. Gezin bence de ama kangala hiç bulaşmayın derim. :DD Ben teşekkür ederim yorum için.
@kitap eylemcisi Torunumun torunu görür diyeceğim ama o zamana kadar 3. Dünya Savaşı çoktan çıkmış olacak. 🙁
güven seninle özel konuşmak istiyorum bana yazarmısın hpeynirci@gmail.com
teşekkürler
@Seyma Tanis Cennet Kapı fenaydı, işçilik harikası resmen. Pek fazla ışık yoktu, hafiften korkutucu evet. :)) Çok teşekkürler. 😉
@sezer eser perker Öncelikle teşekkürler. 🙂 Eser şahane ama işte… Listede yer alan Türkiye'deki 13 varlıktan tarihi yapı olarak burası ve Selimiye Camii var. Yine de insan daha farklı görmek istiyor tabii.
@Kızlı Erkekli Kedili Ben Sivaslı olmama rağmen haberim yok… Üzücü gerçekten. Göçebe bir toplum olduğumuzdan kalıcı eserlerle bir problemimiz var sanırım.
Teşekkür ederim çok. Hayat sürprizlerle dolu, inş. düşer. :))
Ben bu yaz gittin içler acısı yazık günah tadilat adı altında kazılmadık yeri kalmamış yazıklar olsun ne yapıldığı belli değil