Ana sayfa Uncategorized The Cabin in the Woods (Dehşet Kapanı) / 6.0

The Cabin in the Woods (Dehşet Kapanı) / 6.0

193
8
Blog yazmaya başladıktan sonra sizin de başınıza geldi mi bilmiyorum ama kitap okurken ya da film izlerken kitap, film vb. hakkında bloga ne yazacağımı o anda düşünmüş ve karar vermiş oluyorum. Bu durum zaman zaman yaptığım eylemden zevk almamı engellese de genelde kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor.
Sinemada korku filmi izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Annemin de onayıyla dün İstinye Park‘ta Dehşet Kapanı filmine gittik. Sinemaya ve salona girerken bir tane bile görevli görmedik, biletimize de bakan olmadı. Müşterilerine çok güveniyorlar sanırım. 
Filmin konusundan bahsedecek olursak, 5 arkadaş parti ve seks için ormanın derinliklerinde bulunan kulübevari bir eve giderler. İlk başlarda ortada bir sorun yoktur. Ta ki kilerin kapısı açılıncaya kadar… Kiler birbirinden farklı bir ton eşyayla (film şeritleri, müzik kutusu, deniz kabuğu, kuklalar vs.) doludur. Kahramanlarımız bu objelerden hangisini önce seçerse onları öldürmeye o objeyle ilgili şey (yaratık, canavar, ruh) gelecektir. Günlüğü seçerler ve dangalak kızımız günlükte okunmaması gereken yeri anıra anıra okuyarak zombileri çağırır… Daha fazla detay vermek istemiyorum, filmin büyüsü kaçar. 
Baştan söylemek isterim ki, film beni korkutmadı. Zira bünyelerimiz Hollywood‘un kesmeli biçmeli filmelerine fazlasıyla alıştı. Dabbe türü filmleri izlerken daha çok geriliyorum doğrusu. Filmin ilk yarısı sıkıcı geçse de asıl aksiyon ikinci yarıdaydı diyebilirim. İlk yarı bittikten sonra bloga okkalı bir eleştiri yazısı döşeyeceğimi düşünürken ikinci yarı sonrası filme karşı sempati duymaya başladım. Filmin sonlarına doğru “Alien” serisinden de hatırlayacağınız Sigourney Weaver‘ı gördükten sonra bu durum tavan yaptı. 
Filmin en beğendiğim noktası ise yaratıcı olmasıydı. Yaratıcı noktası neresi derseniz, “Tüm korku filmi karakterlerini bir filme koysanız o film nasıl olur?” diyeyim gerisini siz düşünüz. Filmde bazı komik sahneler de vardı. Yani tamamen bir korku filmi değil. Küçük Japon kızların kötü ruhla olan sahnesi ise favorimdi. Oyuncular arasında benim tanıdığım, Thor filminden hatırlayacağınız Chris Hemsworth, Grey’s Anatomy dizisinden hatırlayacağınız Jesse Williams, Richard Jenkins ve Bradley Whitford vardı. Diğer oyuncuların da kim olduklarını bilmiyorum zira korku filmlerinde oyuncunun kim olduğu çok önemli değildir.

The Cabin in the Woods (Dehşet Kapanı) Fragman



The Cabin in the Woods (Dehşet Kapanı), IMDb Puanı: 7.9 Benim Puanım: 6.0

8 YORUMLAR

  1. İlk paragrafına sonuna kadar katılıyorum. (:
    Bazen öyle filmler yapıyorlar ki, korku ile kan dökmeyi karıştırıyorlar. İZlerken korkmuyor, iğreniyorsun sadece. Sırf kan yani olay, başka birşey değil.
    Bu sebeple psikolojik odaklı gerilimleri daha bi çok severim. O insanla gerim gerim gerilirsin, onunla korkarsın, bazen ondan çok sesin çıkar bağırırken. Ki filmdekine değil, o çığlığa korkarsın. -başıma gelmiştir çünkü-
    Anladığım kadarıyla öyle kan gövdeyi götürmüyor. Gerçi bilindik bir senaryo gibi. Ama sonu süprizli galiba.

  2. Korku filmi izlemeyi çok seviyorum ama gece 10 kere uyandığım için izlediğim sahneler aklıma geliyor. Ara verdim o nedenle bu tür filmlere 🙂 Güzele benziyor konusu.

    • Bende de aynı durum var o nedenle korku filmlerine sinemada gidilmeli. Eve gelene kadar film çoktan unutulmuş oluyor. :)) Konusu güzel tavsiye ederim. ;))

  3. Çok orjinal bir konu bulmuşlar ama sonucu bağlayamamışlar sanki,biraz daha çaba sarfetselermiş, klasikler arasına girerdi, ama olayın sonuc kısmı beni "böööö bu ne" dedirtti 🙂

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here