Dan Brown’ın Cehennem’inde Olaylar, Olaylar…

Cehennem, Dan Brown, Altın Kitaplar, 496 sf., Ciltli 38 TL, Ciltsiz 28 TL.

Sonunda bitti. Bu zamana kadar neden okumamışım bilemiyorum ama Dan Brown‘ın diğer kitaplarını da mutlaka alıp okumayı düşünüyorum.

Dan Brown‘ın Cehennem‘i büyük bir yaratıcılığın ürünü ve oldukça iyi kurgulanmış. Mantık hatası olan yerler var ama onları da hoş görmek lazım. Arayan her şeyi bulur sonuçta.

Kitap 104 Bölüm‘den oluşuyor ve her bölümün sonunda kitabı elinizden bırakmamanızı sağlayan “yemler” yerleştirilmiş. “Bir bölüm daha, bu bölüm son” derken kitaba dalıp gidiyorsunuz.

Floransa, Venedik derken sonunda kendimizi İstanbul‘da buluyoruz. Kitapta İstanbul ve insanımız oldukça övülmüş. Negatif bir izlenime rastlamadım diyebilirim. “Yalnız, iyi reklam oldu ha!” havalarında dolaşabiliriz anlayacağınız. Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı, Galata Köprüsü ve daha neler neler…

Kitap sıklıkla okuyucuyu ters köşeye yatırıyor -ki bu da benim sevdiğim bir özellik. Yani okurken ummadığınız taşlar çok başlar yarayacak.

Kitabı okurken, Venedik‘e gittiğimden anlatılan yerleri hatırlamaya çalıştım. Her şeyi tam hatırlayamasam da içimde tekrar gitme isteği uyandı diyebilirim (“Venedik’e Gittim” yazısı). Ben gittiğimde bildiğiniz aval aval etrafa bakarak gezmişim. İnsan gitmeden bir okur, araştırır değil mi? 

Kitabı okurken göreceksiniz benim arkamdaki sarayda olaylar olaylar… :)) (Venedik)

Aslında kitapla ilgili yazmak istediğim çok şey var ama büyüsü kaçar diye söyleyemiyorum.

Kitapta geçen şu cümle oldukça ilginç ve bugüne de uyarlayabiliriz diye düşünüyorum: 

“Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır.”


Yeterince açık ve net sanırım. Bu söz aman tarafsızlığım bozulmasın, etliye sütlüye karışmayayım, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılara gitsin.

Kitabı okuduktan sonra:

* Dante‘nin İlahi Komedyası mutlaka okunacaklar listesine eklendi bile.
* Floransa‘ya bir an önce gidilecek.
* Dan Brown‘ın diğer kitapları da okunacak.

Son olarak, kitabı okurken bir yanınızda internet açık olsun. Zira zaman zaman kitapta adı geçen tabloları, yapıları vs. merak edip görmek isteyeceksiniz.

Mutlaka tavsiye ediyorum.


Kitabın konusu: 


“Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir.


Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır. Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır…”