Ana sayfa Uncategorized Bir Tur Versene!

Bir Tur Versene!

194
14

|Anne bana bisiklet al.|

Bisiklet.. Çocukluk döneminin Ferrari’si,  kızlara hava atmada bir nevi kurtarıcı ve sizi diğer komşu çocuklarından ayıran yegane statü aracı.

Çocuklar ikiye ayrılırlar: Bisikleti olanlar ve olmayanlar. Bisiklet sürmeyi bilenler ve bilmeyenler. Öğrenme süreci oldukça çetrefillidir. Ya annen, baban kıza kıza öğretir, ya da sen düşe kalka öğrenirsin. Çoğu çocuk dört tekerlekle başlar işe. Etrafta “Tek rakibim Türk Hava Yolları” havalarında dolaşırsın, ancak kafanda kask, kollarında kolluk, ayaklarında dizlik vardır ve bindiğin de üzerinden düşme ihtimalinin çok düşük olduğu dört tekerlekli bir bisiklettir.

“Bak Johnny, başında bir çizik bile yok.
İşte bu nedenle her zaman bisiklet kaskını
takmayı hatırlamak zorundasın.”

Benim adam akıllı bisikletim hiç olmadı. Yanlış olmasın bir daha düşüneyim. Düşündüm, onaylıyorum, olmamış. Gerçi bu yazıyı annem okuduktan sonra “Nankör X zamanında almıştık ya!” deme ihtimali de bir hayli yüksek. Böyle bir durum olursa çok üzülürüm. Zira benim hafızam oldukça iyidir ve bu durum yaşlandığımın en bariz belirtisidir. Neyse ne diyordum, ha “Benim hiç bisikletim olmadı abii..” (Emrah mod on/off). Bisiklet üzerindeki tecrübem geç olduğu için “Çok kolay, bisiklete binmek gibi işte” tabirini uzun bir müddet anlayamamıştım.

Çocukken bisikletimin olmaması sorunsalı tamamen oturduğumuz yerin bisiklete uygun olmamasıyla alakalıydı. Bir de üzerine eklenen pimpirikli aile bireyleri de bu duruma tuz biber ekti. Ben de çok ağlayıp sızlamadım hani. Zira beni bisikletten daha çok sevindiren patenlere kavuşmuştum ve öyle ki paten, benim için bisikletin üzerinde bir statü sağlıyordu. Çok uzun yıllar sonra bisiklete binmeyi öğrenen ben, paten üzerinde harikalar yaratıyordum (Ee eski patencilerden kaç kişi kaldık..). Patenleri evde giyip, apartmanın merdivenlerini ayağımda ayakkabı varmış gibi inip çıktığımı bilirim.

“Çocukken her akşam yatmadan önce Tanrı’ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı’nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı’ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.”  Al Capone


Hayat çok garip. Sen git çocukluğunda bisiklete binme, bisiklete binmeyi zilyon sene sonra öğren ama sonra kalk hayatları bisiklet olan bir ülkede bir sene yaşa. Hollanda’ya ilk gittiğimde yadırgamıştım bu bisiklet işini. Çünkü adamlar utanmasalar salondan işemeye bile bisikletle gidecekler. Ancak bir müddet sonra ben de alıştım ve yürümek zulüm haline geldi. Hollanda‘da özel bisiklet yolları var. Sürücüler saygılı. Kolunu kaldırdığın an araba zınk diye duruyor. İstanbul‘da ise bisiklete asla binilmez. Cesareti olan binsin tabii orası ayrı konu.

Bisiklete binmeyi bilmek ya da bilmemek işte bütün mesele bu demeyeceğim çünkü bilmemek dünya sonu değil. Yalnız siz siz olun çocuklarınızı bisiklete alıştırın. Araba, uçak, gemi, tren gibi doğayı kirleten taşıtlar dışında başka yollarla da bir yerden bir yere gidebilmenin zevkini tatsınlar.

14 YORUMLAR

  1. Az önce eve bisikletle gelmiş ve 2012 Nisan ayından beri İstanbul'da gittiği her yere(okul,ev,gezmelik her yer) bisikletle gitmeye çalışan biri olarak yazıyorum: İstanbul'da bisiklet sürmek başka. Sürücüler saygısız,trafik kurallarını umursamaz ve yeri geldiğinde hayatımızı tehlikeye atıyor olabilirler ancak bisikletin İstanbul için normalleşmesini beklersek, o zaman hiç gelmeyebilir. Bisikletliler yollara çıkmadığı sürece, normalleşme sürecinin başlaması da gecikecektir diye düşünüyorum. Bu sebeple takarım kaskımı, açarım ışığımı, giderim yoluma 🙂

  2. Bisiklete binmeyi 2 tekerlekli bisiklette öğrenen biri olarak, yüzme işini çözemedim bende. Ne alaka diyeceksin ama, yüzme kalbimde yaradır ah ah 😀

  3. Bisiklet benim için tam manasıyla bir tutku, bir ihtiyaç.
    Evet röpörtaj veren sanatçılar gibi oldu ama cidden öyle. İyi ki düşe kalka öğrenmişim küçükken, şimdi baştan öğren deseler o yaraları göze alabileceğimi sanmıyorum 🙂

    Bisikleti sürerken olmazsa olmazım kulağımda müziğimdir, işte bu noktada sürücülerin oradaki gibi saygılı ve dikkatli olmasını çok isterdim. En az bir 8 kez ezilme tehlikesi geçirmişimdir sanırım. Dikkatsizliğimi sürücülere yıkıyor da olabilirim ama ne var canım bir keyfimiz var dikkat etseler azıcık. (-_-)

    Ben de pateni öğrenmeyi çok isterdim.

  4. ben bisiklet kullanmayı doğduğumda biliyor olmalıyım zira kullanmayı nasıl öğrendiğimi ya da öğrenmek için bir çaba sarfettiğimi hatırlamıyorum. ya da 34 yılın getirdikleri bunlar…

    o zaman;

    bisiklete bindim, karıncayı ezdim afedersin karınca seni maymun zannettim tekerlemesini hatırlayıp, karıncaları ezmeyelim hele maymun asla zannetmeyelim le bitirelim yorumumuzu. tamam gittim evet…

  5. 7-8 yaşlarındayken sokağımıza yeni asfalt dökülmüştü. O gece hatırlıyorum, saat 12 ye kadar falan bisiklet sürmüştük tüm mahallenin çocuklarıyla. Sonraki günlerde de öyle. Bütün eğlencemiz bu olmuştu. Bisikletlerle taksicilik falan yapıyorduk, güya birini bisikletimize alıp başka sokağa bırakırdık. Hey gidi günler 🙂 Bisikleti ulaşım aracı olarak kullanmak müthiş olurdu ama ne yazık ki gerçekten bizim ülkemizde çok zor. Arabada bile güvensiziz ki bisiklet yollarımızın olmadığını düşünürsek buna kalkışmak büyük risk almak demek. Yine de hava atma ve yanında eğlenme amaçlı olarak çocukların binmesi güzel bir şey 🙂

    • Yeni asfalt dökülme durumu her çocuk için özeldir. Biz de paten, bisiklet vs. karışımı bir grup halinde eğlenirdik. Güzel günlerdi. Bizim çocuklarımız da o duyguları yaşayabilse keşke…

  6. Bu ülkede bisiklet yolu yaptırabilmek ve sürücülerin dikkatini çekebilmek için önce sayımızın artması ve görünür olmamız gerekiyor sanırım. Bizim belediyelerin şehir ve çevre planlaması yapma özrü var maalesef. Sürekli otomobil odaklı planlar geliştiriyorlar .
    Bense, bisiklet zevkimi erteleyerek birilerini çevreci, akıllı planları birgün yapacağını umarak beklemek istemiyorum ve kaskımı , farlarımı ve güvenliğimi sağlayabildiğim kadar sağlayıp arabaların arasında bisikletimi sürüyorum. Çoğu zaman da grup şeklinde yolara düşerek "trafikteyiz" mesajını verebildiğimiz kadar vermeye çalışıyoruz.

  7. @Adsız Çok haklısınız ama ben İstanbul gibi bir yerde risk alıp da bisikletle sokağa çıkamıyorum. Kendimizi göstermemiz lazım ama bunu yaparken de canımızdan olma ihtimali de var. Umarım bilinçlendiğimiz günler çok uzak değildir…

hippilazman için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Please enter your comment!
Please enter your name here