Rüyam Hayrolsun / 1

Geçen gün bir rüya gördüm. Bu aralar sık sık rüya görüyorum. Hem de 1 değil, 5 değil, 10 değil. Bir ton farklı konu ve içerikte, birbirinden renkli ve gerilimli rüyalar. Bir o kadar da gizemli. Rüyalarımdan birini anlatayım o zaman. Rüyamda Tarabya‘da oturduğum evdeyim. Ne hikmetse siyah bir kedim var. Normalde bizim evde hayvan beslenmez. Önceki köpek, balık, kuş, kaplumbağa, tavşan ve civciv tecrübelerimizden sonra bir daha eve hayvan almamaya karar verdik. Bakamıyorsan zorlamanın alemi yok anlayacağınız. Ama şu aralar kedi aş ermeye başladım. Yakın zamanda geçer diye umuyorum. Neyse, rüyamda kedi bir anda ellerimden kaçıyor ve balkonun camından dışarıya atlıyor. O esnada balkona evsiz, fakir üç tane çocuk tırmanıyor. Bir anda içeri girip masaya oturuyorlar. “Siz nasıl geldiniz buraya? Ne işiniz var burada?” diyorum. “Açız” diyorlar. Süpersonik zengin bir insan havalarında, masanın arkasındaki camdan buzdolabını gösteriyorum. İçi yemek ve içeceklerle dolu olan buzdolabını göstererek “Ne istiyorsanız alın” diyorum. İçeri gider gibi yapıp kapıdan ne olacak diye içeriyi gözlüyorum. Bir anda dolaba saldırıyorlar ve birkaç saniyede içini boşaltıyorlar. Bir an onlarla göz göze geliyoruz ve rüya bitiyor. Belki de bitmiyor ben bu kadarını hatırlıyorum. Aslında rüyalara inanmam ama ne olur ne olmaz diye baktım rüya tabirlerine. Aç doyurmak bir yerden hayırlı bir haber alınacağının göstergesiymiş. (Mısır‘daki büyük büyük dedemden miras kalacaktı o olsa gerek) Kara kediye gelecek olursak onun hakkında hiç iyi şeyler okumadım. Bir ton kötü yorum var. İçlerinden hangi birini seçeceğimi şaşırdım. O yüzden hepsinin olabilitesi var. Böyle rüyalar görmek istemiyorsanız, geç yatmayın, üstünüzü iyi örtün ve yatmadan kitap okumayın diyorum. Ayağınızı yorganınıza göre uzatmanız dileğiyle.. (Konuyla ne ilgisi varsa.)