Hava ne sıcak, ne çok sıcak.
Yeşil bahçede iki ağaç, biri meyve biri kavak.
Aralarında da bir hamak.
Renkli, bez, kaliteli, sağlamca bağlanmış bir hamak.
Nispeten esen bir rüzgar ve kendi kendine sallanan, rüzgarda dans eden bir hamak. Sallanmak ve hamak. Hamak ve sallanmak. Ben, sallanmak ve hamak.
Gözlerim kapalı.
Güneş ışıkları dallar arasında, bana ulaşmaya çalışıyor.
Bir ileriyim bir geri.
Bir öndeyim bir arkada.
Güneş ışıkları bir var bir yok.
Gökyüzü mavi boncuk. Beyaz bulut desenli mavi bir bilye.
Köy hoparlöründe bir ses.
Köy eşrafından nokta nokta hayatını kaybetmiştir…
Nokta nokta artık yok. Üç nokta üst üste.
Anılar artık yok. İki nokta üst üste.
Hayaller, umutlar, yaşanmışlıklar ve yaşanacaklar, sevilenler ve sevilecekler, bekleyenler ya da bekletilenler. Artık hiçbir şey yok. Nokta nokta üstüne.
Nokta nokta artık yok. Nokta.
Güven | 30·06·12
Ahh.. ahh.. buram buram tatil kokuyor bu yazı. Kafiyeli, kafiyeli hemde. 🙂
Arada böyle melankolik yazılar yazacağım bundan sonra.. :))
diyor ya şair, "kurtulur muyum bunalımdan hamakta sallansam?"
Şaire cevap: "Evet, kurtulursun." 😀
çok güzel 🙂
hamağa da bayıldım, ne güzel onun renkleri 🙂
Teşekkürler, çok da rahat. :))
Ohhh..çok güzel olmuş.. hem yazı hem keyif.
U(YKSZ)
Teşekkürler.. Keyif yazısı diyelim o zaman. :))
Aaa negzel yazmışsın Güven, kalemine sağlık 🙂
Hamağı da kıskanmıyor diilim hani 😉
Teşekkürler, hamak kıskanılmaz mı hiç! :))
Biz kaldık İstanbullarda betonların arasında 🙁