Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi‘nden gönül isterdi ki iyi bahsedeyim, buraya mutlaka gidin vb. şevklendirici cümleler yazayım ama kendisi benim için İstanbul‘daki tekrar gitmek istemediğim yerler arasındaki yerini almayı başardı.
Alay Köşkü, Topkapı Sarayı’nın dış suru üzerinde, padişahların geçit yapan alayları seyretmesi için yaptırılan köşktür.
Biliyorsunuz, benim yazdıklarım ve sizlerden gelen öneriler ile kendi çapımda oluşturduğum bir İstanbul’da Ölmeden Önce Yapılacaklar Listesi sahibiyim ve fırsat buldukça bu listedeki maddeleri gerçekleştirmeye çalışıyorum. Şimdi, kimden geldi hatırlamıyorum ama Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müzesi Kütüphanesi‘ni de görmelisin diye bir öneri gelmişti. Ben de bu öneriye balıklama atlayıp, Osmanlı Dönemi’nde Alay Köşkü olarak kullanılan bu “güzel” mekanı hemen listeme eklemiştim. Mekan kütüphane olduğundan ve Gülhane Parkı‘nda yer aldığından maddeyi “Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi’nde Gülhane Parkı’na doğru kitap oku” şeklinde düzenlemiştim. Gelişmiş ülkelerdeki kütüphane sayısına biz yaklaşamıyoruz bile ne yazık ki. Keşke daha fazla, büyük ve donanımlı kütüphanelerimiz olsa…
Yolum her seferinde o tarafa düşmesine rağmen içine girmek nasip olmamıştı. Gitmeden önce internette araştırdım; siz de araştırırsanız göreceksiniz ki, Foursquare, Instagram, Twitter gibi birçok sosyal mecra, müzenin içinde çekilmiş binlerce fotoğrafla dolu. Buraya kadar hiçbir sorun yok. Zaten internetteki yorumlarda da sadece Ahmet Hamdi Tanpınar’a ait eserlerin olduğu bazı kısımlarda fotoğraf çekmenin yasak olduğunu belirtmişler. Yine internetteki yorumlarda, mekanın çok güzel olduğu ama ziyaretçi sayısının azlığından dem vurulmuş. Ben de hem İstanbul’da Ölmeden Önce Yapılacaklar Listesi‘nde üzerini çizmem gereken bir madde olduğu, hem de daha çok kişi gidip görsün vs. diyerek fotoğraf makinemle ziyaret ettim. Gitmez olaydım…
Belki görmüşsünüzdür, müze kütüphaneye gitmek için önce hafif bir yokuştan çıkıyorsunuz. Yokuş çıkarken aklımdan, “Kütüphane olduğundan acaba fotoğraf makinesi sesinden rahatsız olurlar mı?” gibi garip düşünceler geçti saçma bir şekilde. Önünde iki büstün yer aldığı kapıdan girince önce adınızı ve soyadınızı yazıp, niye geldiğinizi belirten kutucuğu işaretleyip, kimliğinizi çıkışta geri almak üzere güvenliğe veriyorsunuz. Yanınızda çanta vs. varsa yine güvenliğin verdiği anahtarla dolaba koyup kitliyorsunuz. Güvenlik oldukça sıcakkanlı yaklaştı sağ olsun. Çantamı koyduktan sonra, içeride fotoğraf çekmenin yasak olmadığını (internetteki, gelen ziyaretçiler tarafından çekilmiş binlerce fotoğrafa istinaden) bilmeme rağmen daha rahat olma açısından fotoğraf çekebilir miyim diye sordum. O esnada müze müdürü geliyormuş, güvenlik ondan izin almanız gerek dedi. İyi dedim alalım. Müze müdürünün yanına gidip “Blog’umda tanıtma amaçlı birkaç fotoğraf çekebilir miyim?” diye sordum. Blog deyince bir duraladı önce. “Yalnız onun için izin almak gerekiyor, o şekilde çekilemiyor,” dedi (alıyoruz ya işte diyemedim tabii). “İzin derken daha tepelerden mi izin almam gerek?” diye sordum ve beni onayladı. İnternette bir ton fotoğraf var onlar nasıl çekilmiş deyince, “O zaman internetteki fotoğrafları kullanırsınız,” gibi bir cevap geldi.
Yani anlayacağınız bu ülkede insan gibi izin alırsan, kurallara uyayım dersen kaybeden her zaman sen olursun. Ben izin almasam, çat çat çekip buraya koysam kimsenin ruhu duymayacaktı. Ama ben doğrucu Davut ve biraz saf olduğumdan fotoğraf çekebilir miyim gibi “saçma” bir soru sordum. Burada aslında ben müze müdürüne de kızmıyorum, ona da onun üstündeki kişiler izin vermeyeceksin demiştir ama garip olan şey içeride yasak yok, millet çatır çatır çekip sosyal medyada paylaşıyor.
Bu olay üzerine dellenip hemen çıktım zaten. İçerisi güzel restore edilmişti ama bir Allah’ın kulu yoktu. Zaten ben oraya gitsem ne olur, gitmesem ne olur ama insan bu “gereksiz” durumları garipsiyor haliyle. Listemdeki maddede “Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi’nde Gülhane Parkı’na doğru kitap oku” diye bir madde var ama size illâ gidin diyemiyorum; kitabınızı alıp açık havada, Gülhane Parkı’nda huzurlu huzurlu okuyun daha iyi olur. Merak edip giderseniz ve Instagram’a, Twitter’a koymak için fotoğraf çekmek isterseniz de sakın ha izin almayın, çekin gitsin.
İstanbul’da yapılacaklar sıralı listesi için → İstanbul’da Ölmeden Önce Yapılacaklar Listesi