Ana sayfa Uncategorized Edirne’deki Selimiye Camii ziyaret ettim

Edirne’deki Selimiye Camii ziyaret ettim

611
3
Edirne’ye ne zamandır ailece gitmek istiyorduk. Benim de ölmeden önce yapılacaklar listemde kendileri. Cuma günü teyzem aradı, “Pazar günü izinliyim Edirne’ye gidelim” dedi. Biz de bu fikri beğendik ve düştük yola…
Edirne’ye gitmeden önce yolun iki buçuk saat sürdüğünü biliyordum ben, ama yolun bana bu kadar uzun geleceğini tahmin etmemiştim. Git git bitmedi, git git bitmedi. Arabayla yolculuğu zaten sevmem. Zaman da bir türlü geçmek bilmedi. Neyse sonunda Edirne’ye geldik. Ama yolda gelirken olduğu gibi peşimizi bırakmayan yoğun sis, burada da etkisini göstermişti. Sisten Edirne kaybolmuştu diyebilirim. Edirne hakkındaki ilk izlenimim bir ilden ziyade büyük bir köye benzemesiydi. Hiç mi yeni bina olmaz arkadaş! Yeni yapmıyorsunuz boyayıverin hiç olmazsa. Arabayı park edip, Arasta denilen çarşıyı gezmekle işe başladık. Saat 10-10.30 civarıydı ama Edirne uyuyordu hala. Pazardır belki de ondandır diyelim ve yolumuza devam edelim en iyisi. Çarşı bitiminde bir yerden Selimiye Camii’ne geçiş yaptık. 2. Selim tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan camiyi bir türlü beğenemedim. Ben kafamda daha ihtişamlı bir yer hayal etmiştim. Selimiye, Selimiye diye her yerde bangır bangır, yok şöyle iyi yok böyle güzel, gittik gördük bu muymuş dedik. Tamam, iyi hoş güzel ama o kadar da değil. Belki de dışarıdaki sis bizim üzerimize de çökmüştür. Daha sonra sis azalınca camiyi dışarıdan gördük de o zaman hayran kaldık. Zaten bu cami olmasa Edirne şimdiye batardı gibime geliyor. Şehrin en gözde yeri burası olmasına rağmen etrafında bir düzenleme, yeşillendirme hiçbir şey yok. 

Mimar Sinan Selimiyi Camii 90 yaşında yapmış.

Cami yanında Selimiye Vakıf Müzesi bulunuyor. Ücretsiz bir şekilde gezebilirsiniz. Küçük odalarda eski eserler sergileniyor. Odaların girişleri küçük olduğundan boyunuz uzunsa, girerken benim gibi kafanızı kapıya çarpmamaya dikkat edin.

Edirne’ye gelince birçok cami gezeceğinizi göz önünde bulundurarak ayağınıza bot giymeyin benim gibi. Ama çok ince bir ayakkabı da giymeyin çünkü Edirne gerçekten soğuk bir yer. İkinci olarak gezdiğimiz Eski Cami’yi, Selimiye Cami alınmasın ama daha çok beğendim ben. Son gezdiğimiz Üç Şerefeli Cami’nin ise avizesini küçük bulduk. O kadar yol gelinip Kırkpınar’ı görmeden olmaz. Gittik gördük. Bildiğin stadyum. Çevresini de çevirmişler. Ama yanında Edirne Sarayı vardı. Daha doğrusu kalıntıları vardı. Hiçbir şey kalmamış saraydan geriye. Kapıda Pehlivan heykelleri vardı. Dur baba çekeyim şunları dedim. İndim ve inmemle arabaya binmem bir oldu. Bir anda davul zurna çalan ‘yöre insanı’ yanımda bitti. Arabadan inmeden camdan çektim resmi ben de.  Oradan Trakya Üniversitesi’nin bulunduğu Karaağaç’a gittik. Amaç Lozan Anıtı’nı görmekti. Güzel Sanatlar Fakültesi binası da güzeldi hakkını yemeyelim. Lozan Anıtı da işte bildiğiniz anıt. Müze varmış bir de ama oraya giremedik. Neden? Çünkü kapalıydı. Pazar günü müze mi kapanır arkadaş!

Atatürk heykeli önünde ben ve annem



Eski Camii girişi




Pehlivan heykelleri




Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi




Lozan Anıtı



II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’ni babam öve öve bitirememişti. Sabah gittiğimizde görevli bize “Elektrikler kesik. 12’ye kadar da gelmez. Girmeyin bence!” dediği için öğle üzeri gittik. Tam gittiğimizde bir otobüs dolusu İmam Hatip ya da İlahiyat Fakültesi öğrencisi olduğunu düşündüğüm bir grup daha doğrusu bir ordu insan arkamızdan içeri girmeye çalışıyordu. Babam komutu verdi “Hızlı yürüyün geliyorlar!” ve hızlıca gezmeye başladık. Burası da oda oda şeklinde düzenlenmiş ve her oda da çeşitli tarihi bilgiler ve eserler var. Üç dakikada bir oda bitirdik biz. Film olarak gösterilen, sunum yapılan bir bölüm daha vardı ama bizim oraya girmeye gözümüz yemedi çünkü öğrenciler doldurmuştu bile. Söylemeyi unuttum bu müze 2004 Avrupa Müze Ödülü almış. Niye almış bilemiyorum. Biz ailecek ödülü geri almayı düşündük. Müze içerisinde dönemin sağlık olaylarını anlatan heykellerle canlandırmalar yapılmış. Ama çok küçük bir bölüm olduğu için bir odaya üç kişiden fazlası giremiyor.
Gezilerimiz bitti akşam oldu döndük Edirne’ye. Annemler Edirne’ye gelmişken ciğer yemek istiyordu, ama girdiğimizde yerde ciğer olmadığı için yiyemediler ve biraz surat astılar. Benim açımdan bir problem yoktu çünkü ben ciğer miğer yemiyorum arkadaş! Unutmadan Edirne’nin meyve sabunları ve aynalı süpürgesi de meşhur. Onlardan almadan da dönmeyin sakın.
Edirne, yazıyı bitirmeden sana iki çift lafım var. Koskoca ilsin, bu kadar sene geçmiş hiç mi gelişmedin, büyümedin? Oturduğum semt bile senden daha büyük ve gelişmiş. İnsanların neden bu kadar mutsuz ve hiç gülmüyorlar. Bir kıza yirmi erkek mi düşüyor bu şehirde, yoksa kız çocuk doğurmak mı yasak? O kadar eserin varken niye hiçbirine bakmıyorsun, şehrini yeşillendirmiyorsun? Koskoca ilin ‘turist ofisi’ bu kadar kötü olmak zorunda mı? Bir hastane, tiyatro, kitapçı, sinema, sağlık ocağı, büyük market vb. görememem benim problemim mi? Batının dibindesin. Yunanistan, Bulgaristan ne kadar yakın. Bir şehri pazarlamak bu kadar mı zor? Neyse, dilerim bir daha geldiğim zaman bu dediklerimi dikkate almış ve gelişmiş bir Edirne görmek istiyorum karşımda. Umarım dediklerim küpe olur kulaklarına!
Güven

3 YORUMLAR

  1. Öncelikle Edirne'ye olan sitemini haklı buldum bir Edirneli olarak. Benim de memleketimde yaşadığım 18 yıl boyunca benzer söylemlerim oldu sık sık 🙂 Ancak sisli bir güne denk gelmen kötü olmuş. Bir de Meriç Köprüsü'nde gün batımı izlemen lazımdı bence. Aklında bulunsun 😉 Blogunda kısa bir tur attım ve çok keyif aldım. Takipte olacağım.

    • Yazımı bir daha okudum, biraz fazla yüklenmişim gibi geldi. Ama bu yüklenmem şehrin iyiliği içindi tamamen. Bir daha ki gitmemde Meriç Köprüsü'nden gün batımını izleme önerisi aklımda olacak. 😉 Blogumu beğendiğiniz için de teşekkürler. Ben de sizinkileri takipteyim..

  2. 5 senedir edirne`de olan bir ogrenciyim. ve yalan olmasin her gune isyan ederek baslarim. 2-3 gun icin mukemmel bir sehirken 5 sene burada yasamak pek gerekli degil. ama gercekten fazla yuklenmissiniz(: edirne son zamanlarda nedenini anlamadigim bir sekilde cok fazla turist cekiyor. oyle ki daha yerlisi icin bile yeterince oturacak guzel mekan yokken eline eurosunu alip gelen turistler yuzunden boynumuz egik yasiyoruz edirne`de. fakat inanin son 5 senede bile cok fazla ilerledi. ben geldigim sene sadece bir sinema salonu vardi. ana caddesi trafige kapanmamisti vs vs. ilk geldigimde gittim bahsettigim sinemaya. daha da gitmem. koltuklarla sinema perdesi karsilikli degildi zira. neyse su anki edirne icin diyecegim odur ki cok sicakta cok sogukta gelmeyiniz. hava serin olsun, hafif usuyun o vakitte gelin. ama bilin ki sabahi ogleni aksami farkli mevsimdir. sonra meric`te su yokken onu izlemenin manasi yok. bu arada blogunuzu cok sevdim, basarilar dilerim(:

Benay Gavazoğlu için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Please enter your comment!
Please enter your name here