Özgür bir insansınız ve ailenizle yaşıyorsunuz. Bir gün iş seyahatine gittiğinizi ve o seyahatte kaçırılıp köle olarak satıldığınızı düşünün, ne yaparsınız? Bir de bu olayın 1840’larda yaşandığını hayal edin…
Solomon Northup da New York‘ta ailesiyle mutlu mesut yaşayan özgür bir adamken kaçırılıp köle olarak satılıyor ve özgürlüğünü geri kazanmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Tabii bu yolda başına gelmeyen de kalmıyor.
Filmi seyrederken zamanında ne çektirmişler insanlara demeden edemiyorsunuz. Başka bir insanı satın alabileceğini ve ona istediği her türlü zulmü yapabileceğini düşünen insanoğluna acıyorsunuz.
“Ne çektin be Solomon!”
Film gerçek bir hikâyeye dayanıyor ve Solomon Northup‘ın yazdığı 12 Years a Slave kitabı temel alınarak hazırlanmış. Senaryolaştırma işini John Ridley‘nin üstlendiği filmin yönetmeni Steven McQueen.
Başroldeki Chiwetel Ejiofor‘ın (Solomon Northup) oyunculuğunu pek aham şaham bulmadım ne yazık ki. İdare eder oynamış. En beğendiğim oyuncular ise Michael Fassbender (Edwin Epps) ve Sarah Paulson (Mistress Epps) oldu. Yine de kötü beyaz adam için yakışıklı olmayan birini tercih etselerdi diye insan düşünmeden edemiyor. Sarah Paulson öyle iyi oynuyor ki kadından ben bile korktum. Filmde tek olmayan da kişi Brad Pitt‘ti (Bass). Lupita Nyong’o da gözleriyle oynamış desem yeridir. Acıyı çok güzel yansıtıyordu izleyiciye.
Amerikalıların kendi kötü geçmişlerini bu şekilde cesurca yansıtmaları güzel ama bir o kadar da geç kalınmış bir durum. Kızılderili filmleri de bekliyoruz mümkünse.
86. Akademi Ödülleri‘nde (The Oscars 2014) 9 dalda aday olan 12 Years a Slave‘i mutlaka seyredin.
12 Years A Slave IMDb Puanı: 8.5 Benim Puanım: 8.2
Çok gerçekçi bir filmdi.
1840`larda öyle bir zulüm vardı, bugünlere bakıyoruz başka türlü zulümler var. Aslında bu acımasız dünya hiç değişmiyor.