Ana sayfa Uncategorized 11 Soru-11 Cevap

11 Soru-11 Cevap

133
8
Mutlu Eller: http://www.mutlueller.com/

Bilindiği gibi mimleri sevmiyorum ve yanıtlamıyorum. Ancak severek takip ettiğim Mutlu Eller blogunun yazarı Semi beni mimlemiş. Hazırladığı soruları çok beğendiğim için, mimin kurallarına uymadan sadece sorduğu soruları yanıtlayacağım. 


Semi‘nin kendisine gelen sorulara verdiği yanıtlara ve mimin detaylarına ise buradan bakabilirsiniz.

Takip ettiğin köşe yazarı/yazarları var mı? Kimler? 
Yılmaz Özdil bu kadar meşhur değilken de takip ediyordum. Yazılarını okumamı annem tavsiye etmişti. Zaman zaman sinir olsam da Ahmet Hakan‘ı okuyorum. Genelde Hürriyet‘in yazarlarını takip ediyorum diyebilirim. Bir ara Yüksel Aytuğ‘u takip ediyordum ama onda iktidar sempatizanlığı hissettiğim için okumayı bıraktım.

Bugün Dünya için ne yaptın? 
Dün deniz kenarına pikniğe gittiğimizden bahsetmiştim. Üşenmedim bulunduğumuz bölgedeki çöpleri topladım. Anneme de “Bir gün çöp torbalarını alıp buraya çöpleri toplamaya gelelim” dedim. Bunun üzerine “Hee oldu, başka işim yoktu benim de” havasında bir bakış attı.

Yemek konusunda yaratıcısı mısın?
Yaratıcısı mısın derken yapar mısın manasında sanırım. Yemek yapamıyorum ne yazık ki. Öğrensem yaparım ama üşengeçlik had safhada. Biri pişirsin önüme koysun, ben de yiyeyim modundayım.

Sinema mı, DVD mi?
Sinema tabii ki. En kötü filmi sinemada izlemek bile filme başka bir hava katıyor. Sinemada izlediğim bir filmi DVD’de seyrettiğimde filmi beğenmeyebiliyor, hatta soğuyabiliyorum çoğu zaman.

Blog, Facebook, Instagram, Twitter…senin için bir sıralama yapar mısın?
Bu aralar 1. Twitter 2. Instagram 3. Blog 4. Facebook 5. Google+.

Twitter‘a her gün bakıyorum. Hatta gözümü açar açmaz, kahvaltı yapmadan bütün tweetleri okuyacak kadar bağımlısıyım. Akıllı telefonum olduktan sonra Instagram‘a sardım. Filtreler arasında kararsız kalmak oldukça eğlenceli. Blog ile ilişkim yavaş yavaş azalıyor gibi. Kafamda başka projeler var. Kesmiyor beni artık yaptıklarım. Önceden Facebook‘ta çok aktiftim ama zamanla bıraktım. Kişisel profilime fotoğraf bile yüklemiyorum artık. Ben Ölmeden’in ve diğer bloglarımın Facebook sayfaları olmasa ve eş, dost, akraba ne yapıyor diye merak etmesem hesabımı kapatırdım çoktan.

Rakı-balık masasında sence hangi mezeler olmazsa olmazdır?
Çok içki içen biri değilim. Sevmiyorum ve içerken zevk almıyorum. İçecek olursam birayı rakıya tercih ederdim. Rakı içeceksem eğer masada kavun olması şarttır.

“Burada yaşarım işte” dediğin şehir/şehirler var mı?
İstanbul dışında 1 yıl Hollanda’da yaşamış biri olarak şunu söyleyebilirim; her şeye rağmen İstanbul’un beni çeken başka bir havası var. İstanbul dışında gezdiğim yerler arasında bir seçim yapmam gerekse hiçbirini seçmezdim. Örneğin babam benim okuduğum yer olan Leeuwarden’a geldiğinde çok beğendi ve ara sıra gidip orada yaşayalım diyor ama beni kessen orada yaşayamam. Tamam her yer yeşillik, hayat güzel, insanlar saygılı, her şey düzenli ama benim için fazla sakin ve boş bir yerdi. Pazar günleri her yer kapalı oluyordu, var mı böyle saçmalık? Paris güzel bir şehir ama Paris’te yaşayacak kadar kendimi güvende hissetmedim ne yalan söyleyeyim. Belki Roma olabilir ama orası da turistten geçilmiyor. Diğer gezdiğim şehirleri de at çöpe, en iyisi İstanbul.

‘Hayatın tadını çıkarmak’ senin için ne ifade ediyor?
Çoğunu yapamasam da: Hiçbir şeye kulak asmamak, işleri ertelememek, cesur olmak, meraklı olmak ve sadece gülmek…

Küçüklüğüne dair hatırladığın en komik olay ne?
Beynim durdu şu an hatırlamıyorum ne yazık ki.

“İyi ki icat etmişler” dediğin şey ne? Neden?
Bilgi yayılımını kolaylaştırdığı için matbaa tabii ki.

Blog takibi yaparken kriterlerin var mı? Varsa neler?
Kriterlerim yok. İlk defa karşılaştığım bir blogsa bir iki yazısını okuyarak onu takip edip etmemem için gerekli olan kanıya sahip oluyorum zaten.

8 YORUMLAR

  1. Ahmet Hakan' ı sevmeyip takip edenlere dahilim:) Tuhaf adam, çok ortada. Sevmesem de acaba bu konuya ne yazacak bakalım diye okuyorum.
    İstanbul'u tercih etmene şaşırdım. Paris, Londra, Roma gibi yerlerde yaşamayı istemem. Büyük şehirlerde o kadar suni bir hayat yaşıyoruz ki… İş imkanı olduktan sonra kasabalar ya da küçük şehirler çok daha uygun. Birkaç sene önce Tirol bölgesinde tatil yaptık. Dağda bir çiftlik evinde kaldık, onların yaşamını birlikte paylaştık. Çocukları vardı ve herkes çiftlikte bir işten sorumluydu. Kışın bölge karlı ama aksaklık yok. Çiftlikten süt geliyor, yumurta, meyve ağaçları, sebze, kendi ekmeklerini kendileri yapıyor vs. İnanılmaz temiz hava, trafik tabii ki yok! Her yer tertemiz, her tür spor mümkün. Şimdi bu yaşamla bizim şehir yaşantımızı karşılaştır, doğal olandan o kadar uzağız ki! Çocuklara sunduğumuz yaşam bile bazen korkutuyor beni.

    Ben de vakit bulduğum sürece sinemayı tercih ediyorum. TV'de film izlemeyi hiç sevmiyorum. DVD'de ise sinemada kaçırdığım filmleri izliyorum.

  2. @Semi M.Eller Adama gıcık olup takip etmek de garip. Ama ediyoruz işte. :))

    Memleketim de memleketim diyorum başka da bir şey demiyorum.

    Siz tatile gitmişsiniz, tatil olarak benim için de uygun ama sürekli o hayat içinde yaşamaya alışamam ben. Sıkılırım bir yerden sonra. 😀

  3. bilgi yayılımını kolaylaştırdığı için matbaa biraz tuhaf geldi bana. internet varken 🙂
    bir de 1. Twitter 2. Instagram 3. Blog 4. Facebook 5. Google+. sıralaman da blogun 3. sırada olması şaşırttı. Instagram bu sıralamada ne sonlarda olabilir miydi acaba?
    yine de yanıtlar genelde tatmin edici…

  4. Fikirler yaşla birlikte değişiyor:))
    O şehir koşturmacası gençken tamam da, bir süre bakıyorsun ki hayat beklentilerin farklı. Hani tanık olmuşsundur şu tarz konuşmalara "ya gidip Ege'ye taşınasım var. Kafa dinleyeyim, bahçeyle uğraşayım" gibi.
    Ben de henüz bu kıvama gelmedim:)) 50 yaş civarı oluyor bu söylemler:)
    Lafı uzatıyorum ama bir şey daha anlatayım: geçen Kapadokya tatilinde kaldığımız otelin sahipleri yıllarca İstanbul'da yaşamışlar, ikisi de mimar. Tası tarağı toplayıp Ürgüp'e gelmişler, bir yer alıp restore edip otel yapmışlar. Sıkılacak vakitleri yok zaten. Memnunlar, kafaları rahat.
    Böyle yerleri gezince pek çok insan tanıyorsun. Kaçıp gelmişler büyük şehirden. Keyifleri yerinde, özleyince gezmeye gidip geliyorlar:)
    Dediğim gibi bana daha zaman var, henüz öyle hissetmiyorum. Tek derdim biraz daha doğal yaşayabilmekte:)

  5. @Uyuşuk Hayalperest Unutmuşum valla. Alzheimer başlangıcı mıdır nedir? 😀 Belki de mutlu anım yoktur. aahahahaha 😀

    @RECEP ÇETİNER Her şeyin başı matbaa değil mi sonuçta? :)) Instagram şu aralar sıklıkla kullanmaya başladım. Daha önceden bu soruyu yanıtlasam Instagram sonlarda yer alırdı kesin.

    @Semi M.Eller Aynen yaş faktörü çok önemli. Evet o söylemleri sıklıkla duyuyorum 67 doğumlu babamdan. :)) Ürgüp'te de yaşayamam misal ben. İleride ben de kaçıp gider miyim bilemiyorum ama şimdilik memnunum. 😀 Doğal yaşamak herkes ister size hak veriyorum ama medeniyetten uzakta yaşamak da nereye kadar? Alışveriş vs. insan özlemez mi? 😀

    • Alışveriş bende son sırada:) Şöyle 'baba' bir konsere gitmek deseydin bak o olurdu işte:))
      Ama onu da uzaktayken de beceririm:)
      Nasıl ki İstanbul'da yaşayıp müze görmemiş, Babylon'a gitmemiş adam varsa…uzaktan daha rahat bu işler:))

RECEP ÇETİNER için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Please enter your comment!
Please enter your name here